İBRAHİM YILDIZ

NASIL BİR AMİR İSTİYORUZ?

İBRAHİM YILDIZ

Sevgili dostlar,

Geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim, değer verdiğim, saydığım, saygı duyduğum, ağabeyim ve aynı zamanda birlikte çalıştığım amirimin bakanlığımızın takdiri ile Ankara merkeze araştırmacı kadrosuna tayin edildiğini öğrendim. İnanın önce çok üzüldüm. Çünkü böyle birikimli cefakar ve vefakar bir amirden, değerli bir dosttan ayrılıyorum diye!... Daha sonra onun adına bir o kadar da sevindim. Nedeni ise çocukları da Ankara’da ikamet ediyor, çocuklarına kavuşacak diye!... Üstelik emekliliğine de ön beş ay kadar zamanı olduğundan, araştırmacı kadrosuna da tayin edilse iki yıldan fazla bir süre çalışmayacağı için maaşında, emekliliğinde kaybı yok diye seviniyorum. Yapılan tayinin öncelikle amirimin kendisine, ailesine, çocuklarına hayırlı ve uğurlu olmasını Yüce Rabbim C.C..’ den niyaz ediyorum. Tayin olan amirime veda yemeği tertip edilebilmesi için birlikte çalıştığım mesai arkadaşlarımdan iki bayan arkadaş yemek organizasyonu için görev almışlardı.

Personelin tamamı ile ön görüşmeler yaparak yemeğe katılacak kişileri, sayısını tespit ediyorlar, bu organizasyonun nerede ve ne zaman, ne şekilde gerçekleştirileceğini, görüşmelerini yaparak alınan kararı bizlere de iletmişlerdi. Günlerden bir Perşembe günüydü. Görev alan arkadaşlar güzel bir mekanda, güzel bir organizasyon sergilediler. Bı arkadaşları düzenledikleri veda yemeği organizasyonu münasebetiyle müsaadenizle kutluyor ve tebrik ediyorum. Her şey mükemmel ve muhteşemdi. Gelelim dananın kuyruğunun koptuğu yere!... Veda yemeğine yüz elli kişilik personelden beşte biri kadarı yani otuz kişilik bir katılım oldu. Ben bu yemeğe katılanlardanım. Yemeğe az sayıda personelin katılıyor olması bir ayıbın göstergesi olsa gerek. Ancak bu ayıbın amirin bir ayıbı mı? yoksa personelin bir ayıbı mı? olduğu sorusunun cevabını sizlerin takdirine bırakıyorum.

Daha duyarlı olunmalıydı diye düşünüyorum. Çünkü, benim bildiğim kadarıyla sevgili amirim hiç bir personele ileri gittin, geri geldin demedi. Kimseyi incitmedi, kimseyi disipline sevk etmedi. Hiç bir personele ceza vermedi. İstese ceza da verebilirdi. Eskiden personele sicil notu verilirdi. Şimdi o not sistemi de kaldırıldı. Hiç bir personele düşük not da vermedi. Daima güler yüzlüydü. Herkese adaletli ve eşit mesafede davranmaya çalışıyordu. Farklı düşünenler elbette olabilir. Ancak, amirimin mutlaka yanlışları da olmuştur. Yalnız amire göre doğru olan personele göre yanlış olabilir. Amire göre yanlış olan da personele göre doğru olabilir. Aslında böyle de değildir. Doğru kişilere has değildir. Doğru tektir, yanlış ise çoktur. Görev yaptığım süre içerisinde pek çok amirle çalıştım. Hepsinin ayrı bir özelliği, farklı yapıları vardı. Hiç birisi diğerine asla benzemiyordu. Hepsinin ayrı bir yoğurt yiyişi vardı. Hepsinden mutlaka bir şeyler öğrenmiş, tecrübe edinmişizdir. Burada şunu öğrenmiş bulunuyorum. İnsanlara makam ya da mevki sahibi oldukları zamanlarda değer veriliyor. Sevgili amirim tayin olmayıp, çalıştığı sürede, çalıştığı ilde çocuğuna düğün yapsaydı personelin tamamına yakına bu düğüne iştirak ederdi. İster benim işyerimde, isterseniz başka işyerlerinde çalışın. Tüm çalışanlara şunu sormak istiyorum: ‘’Nasıl bir amir istiyoruz?’’ Hepinizden farklı seslerin geldiğini duyar gibi oluyorum. Hepimiz kendimize göre bir amir istiyoruz. Amirimden beklediğim her hangi bir beklentim veya isteğim bulunmamakta olup, doğruyu sadece ahirette de söyleyecek değilim. Bana sorarsanız amirim demokrasiye inanan, vatanını, milletini, dinini, devletini seven dürüst, çalışkan, adaletli bir insandı.

Tek kelimeyle amirim adam gibi adamdı. Sizlerin de bu tür amirlerle karşılaşmanız temennisiyle, hepinize selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.

Yazarın Diğer Yazıları