Dostuma Şifa Olsun... - İBRAHİM YILDIZ

Dostuma Şifa Olsun...


Sevgili dostlar,

Hemen hemen hepimiz biliriz ki, dostlukla ilgili yazılmış, söylenmiş pek çok yazı, makale, şiir, güzel söz, şarkı ve türkü sözü, besteler bulunmakta olup, bunlar doğrudan duygularımıza hitap etmekte ve ruhumuzu okşamaktadır. Bazen sevinir, bazen üzülür, bazen güler, bazen de ağlarız. Fakat dost ve arkadaş bildiklerimizi sevinçli ya da hüzünlü olduğumuz zamanlarda daima yanımızda görmek isteriz. Aynı beklentiyi karşımızdaki bir dostumuzun da beklediğini zaman zaman unuturuz. Aslında zor değildir gönül almak. Kısa süreli bir ziyaret, bir mesaj, bazen bir telefon. Maddi ve manevi yanında olduğunuzu hissettirebilmek!....

Geçtiğimiz günlerde vücudunda kalp pili taşıyan çok sevdiğim bir arkadaşım, hatta benim gözümde değerli bir dostum, kalp ritimlerinin artması şikayeti ile bir kaç gün bölgemizdeki kamu ve özel hastanelerin kardiyoloji doktorlarına gidip gelmekteydi. Daha sonra rahatsızlığına çözüm bulamadığından bahisle tanışık olduğu kardiyoloji doktorunun ilimize komşu bir ilin ilçesine tayin olduğunu öğrenince, muayene için o ilçeye de gidip gelmişti. Doktoru ‘’senin rahatsızlığının çözüm merkezi Ankara, hemen git tedavini ol.’’ deyince kendisine rahatsızlığının ne olduğunu enine boyuna sormuştum. Dostum bana: ‘’nefes almakta zorlanıyorum, kalp ritimlerim hızlı atıyor.’’ demesi üzerine adeta geriliyor ve üzülüyordum. Sanki nefes almakta zorlanan ben gibiydim. Kendi kendime: ‘’acaba kalp pili mi tükendi ki?’’ sorusunu soruyordum. Gerçi ne kadar üzülsem, ne kadar gerilsem, ne kadar sıkılsam da rahatsızlığı yaşayan dostumun hissettiklerini tam anlamıyla anlayabilmemin o kadar kolay olmadığını biliyordum.

Birkaç gün sonra sevgili dostum apar, topar muayene için Ankara’ya gider. Muayene, tahlil, röntgen, tomografi, EKG vb. tetkikler neticesi üç damarın ritim bozukluğuna neden olduğunu ve EPS+Ablasyon sistemiyle sorunun büyük oranda çözülebileceği kendisine söylenmiş olup, yapılacak operasyon için bir hafta ileri bir tarihe randevu verilmiş, daha sonra telefon edilerek doktorun başka bir işi olduğu gerekçesiyle randevu tarihi bir hafta daha ileriye ertelenmişti. Beraberinde eşini ve çocuğunun birini de Ankara’ya götürmüştü.  Randevu günü geldiğinde tekrar Ankara’ya giden dostumun hastaneye yatış işlemleri yapıldıktan sonra yaptığım telefon görüşmesi neticesi ertesi gün operasyon işlemi yapılacağını bildirmişti.

Dananın kuyruğunun koptuğu anı dilerseniz anlatayım. Ertesi gün yani operasyon yapılacağı gün saat on dört sıralarıydı. Ameliyat sonucunu öğrenmek için telefon etmiştim. Telefona dostum çıkmayıp kızı çıktığında ne söyleyeceğimi bilemedim.  Telefondaki: “Amca ben kızıyım. Babam saat on iki sıralarında ameliyata alındı. Bizi de görüştürmüyorlar. Doktoruyla da görüşemedik.” dediğinde aklıma bir sürü soru gelmişti. Adeta donakalmıştım. Çünkü: “Gerçek dostlar Yıldızlar gibidirler. Onları her zaman göremeseniz de var olduklarını bilirsiniz” sözü aklıma gelmişti. Ankara’da dostumun yanında olamasam da var olduğumu kendisi zaten biliyordu. Aradan üç-dört saat geçince tekrar aradığımda telefona bu sefer dostum, ahbabım, arkadaşım kendisi çıktığında, ameliyatın iyi geçtiğini bildirdiğinde dünyalar sanki benim olmuştu. O zaman rahatladığımı hissetmiştim. Sizlerle güzel bir atasözünü paylaşmak istiyorum: “Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı.” Ayrıca, Goethe bir sözünde,“Yeterince dikkatli olup da dostlarımızın yalnızca bize uyan yanlarıyla ilgilensek ve geri kalan yanlarıyla uğraşmasak dostluklar daha dayanıklı ve daha sürekli olurdu” bu güzel sözlerin de dostuma şifa olması temennisiyle;

Hepinize selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
01Ağs

AĞRIYI ÇEKEN BİLİR...

17Eyl

Bu da Benim Han'ım...

03Mar

BEN ANAMA DA VERİRİM

01Şub
04Oca

SEVGİ PAYLAŞTIKÇA GÜZEL