DAHA NEREYE KADAR?
İBRAHİM YILDIZ
Sevgili dostlar,
Bir doğa düşünün. İçinde bitkiler, hayvanlar ve insanlar olmak üzere tüm canlıları bir arada barındıran. Çeşitli renklerde açan etrafa güzel kokular saçan güller ve çiçekler düşünün. Bir nehir düşünün kıvrılarak akan, aktıkça yaşama yaşam katan, Bir deniz ya da göl düşünün İçinde insanlığın hizmetine sunulan, milyonlarca ton balık ve benzeri ürün bulunduran, bazen sessiz ve sakin duran, bazen de kudururcasına dev dalgaları olan. Güneşi düşünün. Bıkmadan, usanmadan güzelim Dünya’mızı ısısıyla ve ışığıyla şahlandıran. Bir Ülke düşünün üç tarafı denizlerle çevrili olan. Denizler arası geçişi sağlayan boğazları bulunan hatta okyanuslara kadar uzanan. Bir insan düşünün etrafa gülücükler saçan. Bir Ülke düşünün yemyeşil ovaları, güzelim dağları bulunan!...
İşte bu ülke neresi diye düşünmeyin. Güzelim Ülkemiz Türkiye!...Bizim ülkemiz, sizin ülkeniz, Türklerin ülkesi, Ana Vatanımız, memleketimiz Türkiye!....Tüm bu güzelliklerde gözü olan gözü çıkasılar ne oldukları belirsiz terör örgütlerini dağlarda, kamplarda besleyip, eğitip, silahlandırıp üstümüze salarak askerimizi, polisimizi, korucumuzu, sivil, özel güvenliklerimizi, hatta savunmasız sivillerimizi şehit ettiklerini, canlı bombalarla katliamlar düzenlediklerini hep birlikte hayret ve ibretle izlemekteyiz. PKK, PYD, YPG, IŞİD, DAİŞ vb. değişik isimlerle örgütlenen terör örgütleri güzelim ülkemizi kan gölüne çevirmeye çalışmaktadırlar. Komşumuz Suriye’deki iç savaşı da fırsat bilen hain ve katil terör örgütleri doğu ve güneydoğu sınırlarımızdan ülkemize sızarak sözde özerklik planları düşüncesiyle eylemler yapmaya çalışmakta, bazı bölgelere hendekler kazarak, bomba düzenekleri yerleştirmeye çalışmışlarsa da devletimizin ve hükümetimizin kararlı tutumlarıyla teröristlerin hevesleri kursaklarında kalmış, yaklaşık on aydan beri her ne kadar günlük üç beş şehit vermiş isek de terör örgütlerinden binlerce terörist etkisiz hale getirilmiş, bomba düzenekleri fünyelerle patlatılmış, hendekler kapatılmış, o bölgelerde sokağa çıkma yasakları ilan edilerek evlerde tek tek terörist avlanmış, bazıları ise beyaz bayrak açarak güvenlik güçlerimize teslim olmuşlardır. Ülkemizin pek çok yeri hemen hemen terörden ve teröristten arındırılmış, yaşanır bir ülke haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Bir de bu tür terörist faaliyetler ve teröristler ülkemizden temizlenmeye çalışılırken, Mersin-Tarsus’ta öldürülüp yakılan Özgecan ASLAN ve Ege Üniversitesinde Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz ÇAKIROĞLU’nun PKK yandaşlarınca şehit edilmesi olayının daha acıları dinmeden, hiçbir zaman da dinmeyecek olan her gün yeni bir olay, her gün yeni ölümlerle karşı karşıyayız. Sizlere utanarak yazdığım, ülke gündemine bomba gibi düşen Beratcan KARAKÜTÜK’ün öldürülmesi olayı ile Karaman’da yaşandığı iddia edilen öğretmenin çocuk cinsel istismarı, cinsel taciz suçlamalarını gazete, internet ve televizyonlardan hep birlikte izliyoruz. Peki bu tür tacizler, tecavüzler, cinsel istismarlar, çocuk cinsel istismarları, fiili livatalar, öldürmeler, terör belası, çocuk cinayetleri, katliamlar ve şehit cenazeleri daha nereye kadar sürecek? Diyor ve haykırıyorum!...İnşallah, suçlular hak ettikleri cezayı mislisiyle çeker diyorum. Türk hukukunun yanı sıra Rabbim’e havale ediyorum.
Burada Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatindeki sözünden müsaadenizle bir alıntı yapmak istiyorum. “İnsanları yaşat ki devlet yaşasın.” Bu sözünden de ders almamız gerektiğine inanıyorum. Gelin bu devleti hep birlikte yaşatalım. Aslında hep güzelliklerden bahsetmek istiyordum, fakat olaylar birbirini öyle kovalıyor ki. Acaba bütün bu yaşananlar ahir zamanın alametleri mi diye de aklıma geliyor. Değerli dostlar, ülkemiz ve bu topraklar kolay kazanılmadı. Üç beş çapulcuya meydan verecek değiliz. Bu ülke sahipsiz değildir. Tüm şehitlerimize Allah’tan C.C. rahmet, ailelerine ve Yüce Türk Milletine baş sağlığı, gazilerimize acil şifalar dilerim.
Hepinize selam sevgi ve saygılarımı sunarım.