İBRAHİM YILDIZ

3 D KURALINI UNUTTULAR!...

İBRAHİM YILDIZ

 Sevgili dostlar,

Yaklaşık on dokuz yıl kadar önceydi. Sanırım 19 Kasım 1997 günüydü. Çalıştığım işyerinde sabah mesaisini tamamlayıp, öğle arası yani yemek molasındaydım. Bir arkadaşım: ‘’Bediüzzaman Said Nursi talebelerinden Bayram YÜKSEL’in Bulgaristan’da geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini,   cenazesinin öğle namazına müteakip Isparta Ulu Camiinden kaldırılacağını,  istersen sen de gel cenaze namazına birlikte katılalım.’’ dediğini hatırlıyorum. Cenazede adeta insan seli vardı ve on binden fazla kişi katılmıştı. Cenaze namazını da ismini bile zikretmek istemediğim Pensilvanya’daki o kişi kıldırdı. Onu ilk ve son defa o gün görmüştüm. Cami avlusunda insanların koşuştuklarını gördüm. Neden koşuştuklarını merak edip dikkatle incelediğimde meğerse o kişinin sözde nur yüzünü görebilmek için gayret gösteriyorlarmış. Doğrusu o günlerde ne o kişiyi bilirdim, ne de vefat eden Bayram Yüksel’i!...Ama öyle bir ortamı ilk defa görmüştüm. O kişiye mahsus bazı televizyon kanallarını da istesem de, istemesem de sizler gibi bazı zamanlarda izlediğim olmuştur. On kelime konuştuğunda sekizini anlamıyordum. Doğrusu timsah gözyaşları ile halkımıza duygu sömürüsü yaptığı da hiç aklıma gelmiyordu. Çünkü gerçek yüzünü görmüyordum.

Devlet içinde yaklaşık kırk yıldan beri süregelen paralel yapılanma ile ülkemizin hassas yerlerine askeriyesine, emniyetine, yargısına, eğitim kurumlarına, diyanetine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarına sanki kanser virüsü gibi abiler ve ablalar sayesinde sızarak çöreklenen bu hain yapının, gerek 17-25 Aralık kumpası, gerekse Rus uçağının düşürülmesi olaylarında ülkemizi ve devletimizi sıkıntıya soktukları, çok önemli kozmik odalara girerek ülkemizin tüm stratejik planlarını, projelerini birilerine peşkeş çektikleri, tüm vatandaşlarımızın kişisel verilerini yabancılara sattıkları, Ergenekon ve Balyoz davası safsatalarıyla ordu mensuplarını suçladıkları, suçsuz kişilerin cezaevlerinde dört-beş yıl kadar yatırıldıkları, mahkeme salonlarına mahkum ederek sıkıntı yaşattıkları herkesin bildiği gördüğü olaylardır. Dershanelerin kapatılmasıyla birlikte Türk Telekom casusluk ve telefon dinleme skandalı, HSYK gerilimi TIR krizi, Tape depremi, Yargıç ve savcıların meslekten ihracı vb. bunlar da hep beraber gördüğümüz, yaşadığımız süreçlerden bazılarıdır. Bütün bu olanlar karşısında devletimiz ve hükümetimiz bu hainlerin adını koydu. Bunların Fethullah’cı Terör Örgütü (FETÖ) olduğunu tüm dünyaya duyurmuştur. Bunların arkasında başka bir güç olup olmadığı hususu da yargılamaların neticesinde netleşecektir. ‘’Su uyur, düşman uyumaz.’’ diye bir atasözümüz bulunmakta olup, su uyumuş, ama FETÖ uyumamıştır.

Nihayet 15 Temmuz 2016 gecesi, adına ister kalkışma deyin. İster darbe teşebbüsü deyin, isterseniz isyankar savaş deyin. Ne derseniz deyin. Ama bir şey deyin. Maskelerinin düştüğü, şeytani yüzlerinin yani gerçek yüzlerinin göründüğü gece o geceydi. O bahsedilen yüzünden nur değil şer aktığının göründüğü gece o geceydi. Başkomutanımız ve Cumhurbaşkanımızı öldürmeye kalkışmaları, Genel Kurmay Başkanımızı ve Kuvvet Komutanlarımızı etkisiz hale getirerek kanunsuz emir vermeleri için çaba sarf ettikleri gece de o geceydi. Jetleri Kızılay’da alçak uçuşla gazi meclisimizi yani TBMM’yi Başbakanımızın odasını bombalamaları, MİT binalarına, özel harekat merkezi binalarına saldırmaları o geceydi. Tankları sokağa salarak önemli stratejik kamu binalarını bombaladıkları gece o geceydi. Devlet yanlısı sivillerimizden, askerlerimizden ve polislerimizden iki yüz otuz yedi kadar şehit verdiğimiz gece o geceydi. İki bin doksan bir kadar yaralananın olduğu da o geceydi. Çoğunu yazmak bile istemiyorum. Çünkü 15 Temmuz gecesinden beri herkesin gözü önünde cereyan eden bir durum. Eskiden olduğu gibi bugün de o hain ve ihanetçilerden iğreniyorum.  

Devletimizin, hükümetimizin, siyasi parti liderlerimizin ve aziz milletinin sağduyulu davranışları ile çok şükür ki hain planları, ülkemiz menfaati lehine suya düşmesi de tabi ki sevindirici bir olay. Ülkemizi uçurumun eşiğine getirmek isteyenler kimler demeyin. Tarih elbette bunların hepsini mutlaka bir gün yazacaktır. Neden başarısız oldular ? Bu hain ve eli kanlı ihanetçi terör örgütü bir tek şeyi 3 D kuralını unuttular!... Deli ile, Devlet ile, Damat ile pazarlık yapılamayacağını unuttular!... Deli ile, Devlet ile, Damat ile oyun oynanamayacağını unuttular!... Deliye, Devlete, Damada kalkışma yapılamayacağını, darbe teşebbüsünde bulunulamayacağını unuttular! Deli ile, Devlet ile, Damat ile savaşılamayacağını unuttular!... Yüce Türk Milletinin böyle milli bir davada tek vücut, tek yürek, tek vatan, tek millet, tek ezan, tek bayrak altında birleşebileceklerini unuttular!... Bu hain ve eli kanlı ihanetçi terör örgütü ‘’Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.’’ Sözünü unuttular!... Milletimiz meydanlarda. Demokrasiye sahip çıkıyor. Çıkmaya da devam edecek. Tüm şehitlerimize Allah’tan C.C. rahmet, kederli ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı, yaralılarımıza ise acil şifalar dilerim. Sanatçı İsmail TÜRÜT’ün türküsünden bir alıntı: ‘’Dalgalan şanlı bayrak, Selam ve şehitlere. Mezar olur bu toprak ihanetçi itlere. Haram olur bu vatan ihanetçi itlere, Bedeli ödenmiştir, bayrak dalgalanacak.’’

Hepinize selam, sevgi ve saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları