Biri yıllarca bizi güldürdü, diğeri yaptığı programlarla düşündürdü. Her ikisi de sözüm ona kendilerince aydın, ileri görüşlü, çağdaş mahlukatlar. Ha bu arada mahluk yaratılmış demek hakaret olarak algılanmasın. Hatta dostlukları o kadar kadim ve yakın ki aynı kadından hem de nikahsız (eğer doğruysa) çocuk sahibi bile olmuşlar. Ne dostluklar var ne olursa olsun bozulmayan, asla sarsılmayan, genişlikte sınır tanımayan. Neyse evlerden ırak. Sözüm ona aydınlar, Atatürkçüler, laik Kemalist bunlar.
Ülkemizin ileri görüşlü, aydın, okumuş mükemmel insanları elbette var ki onlara saygı duyarız. Ama kendisini aydın diye tanıtıp, saman altından su yürütenleri de unutmamak lazım. Aslında bunlar isimleri de cisimleri gibi önemsiz zatlar, beyinlerini ahlaktan yoksun batıya teslim etmiş mahlukatlar vesselam.
Mesela;
Uğur ile Metin çağdaşlıkta zirve yapan "karanlık aydın" kesimin en aydınlarının yanlışlıkla sözüm ona erkeklerde yeni aydın bir deyim lügatimizde yerini alıyor. Nasıl mı? Mesela Uğur / Metin = Kuma ‘mı olur. Türkiye’de medeni kanuna göre bir erkek bir defa evleniyor, ancak medeni kanunda yazılması unutulmuş galiba kanunda yazılı olmayan bir husus gün ışığına çıktı bir kadın iki erkek alıyormuş. Bir kadın çıkıyor 2 erkek arkadaşı birbirine kuma ediyor.
Biliyorsunuz;
Duygu Nebioğlu, Metin Akpınar'a babalık davası açmış ve babası olduğu kanıtlanmıştı. Şimdi de Duygu'nun aynı anneden olma ablası Uğur Dündar'a Babalık davası açmış. Bu babalık davası da doğru çıkarsa Metin Akpınar ve kadim dostu Uğur Dündar birbirinin neyi oluyor? Yani "KUMASI ‘mı" ben çözemedim siz ne dersiniz bilmem.
Yeşilçam filmlerinde bile Recep, Şaban, Ramazan’la dalga geçenler usta diye lanse edilmedi mi?
Kadınlarımızın örtüsüyle dalga geçilmedi mi?
Erkeklerimizin sakalıyla gülüp geçilmedi mi?
Hacılar bu millete sahtekâr olarak tanıtılmadı mı?
Ve daha neler neler…
Kendilerine gelince hep sus pus oluyorlar. Ama İlahi adalet, ömürlerinin son demlerinde de olsa ne oldukları ortaya çıkıyor, birer birer.
Yorumları siz değerli okurlara bırakıyorum.
