Özlemlerden Mahrum Bır Ramazana Girerken - MANSUR BALTACI

Özlemlerden Mahrum Bır Ramazana Girerken


    Rabbimizin bizlere bir ikaz ve imtihanı olarak kabullendiğimiz Korona Virüs musibetine maruz kalarak, geride bıraktığımız Mübarek Üç Aylardan, Receb ve Şaban aylarını geçen yıllara nisbeten bir çok mahrumiyetlerimiz sebebiyle gönlümüze göre ibadetlerimiz ve taatlarımızla tam olarak yerine getiremediğimizin üzüntüsü içinde olduğumuz halde, Allah’a gönülden bağlılık ve yakınlığımızla ümid ediyoruz ki, Rahman ve Rahim olan Rabbimiz (c.c), biz kullarının ümitleriini boşa çıkarmaz, noksanlarımızla birlikte yapabildiğimiz kulluk görevlerimizi inşallah güzel bir hoş görü ile, kabul buyurur.

    Henüz bu Üç Ayların başlarında iken, Hz. Peygamberimiz (s.a.v) Efendimizin Şu Dua’ları ile bizlere de bu günleri müjdelemişti: “Allah’ım Recep ve Şaban’ı hakkımızda hayırlı kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” tarzında ifade buyurduğu o mübarek duası Rabbi tarafından kabul edilmiş ve işte bizlerde bahş’edilen “OnBir ayın Sultanı Mübarek Ramazan ayına” da kavuşmuş bulunuyoruz.

    O Mübarek Ramazan ki; adeta bir yağmurun yeryüzünü temizlediği gibi, Ramazan ay'ı da müminleri günah kirlerinden temizler. Nitekim bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor:

“Kim inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır"  (Buhârî, Savm, VI) buyurmuştur.     

    Bir daha ki Ramazan’a yetişip yetişmeyeceğimiz belli değil. Şüphesiz bu bize hayatı da ölümü de veren yüce Rabb’imizin takdirinde olan bir şey. Öyle ise Rabbimizin, lütuflariyle bizi bir kere daha ulaştırdığı Rahmet ayı Ramazan’ı şanına göre, gösterilmesi gereken itina ile, öncelikle tam bir ihlasımızla, Oruçlarımız ve hayır Hasenatımızla ihya edebilme yollarını arayalım.  Zira, bu mübarek ay’da Oruc’un tutulmasını farz kılan Rabbimiz (c.c) bizlere bu emrini Kur’an-ı Keriminde şöyle ifade buyurmaktadır: 

   “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz”,     “O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur'ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz”  (Bakara:2/183, 185)  

     İbn Hüzeyme'nin naklettiğine göre: Selman (r.a) şöyle anlatmıştır; Resulullah (sav) bir Şaban ayının son gününde bize şöyle hitab etti: “Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ay'ın gölgesi üzerinize bastı. O ayda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. Allah o ayda oruç tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet yapmayı (teravih) kılmayı nafile kıldı. O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işleyen gibidir”,  “ (Ramazan) O, sabır ay'ıdır, sabrın karşılığı ise Cennettir. O, yardımlaşma ay'ıdır. O ayda müminin rızkı bollaştırılır. O ayda kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Aynı zamanda oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Oruçlunun sevabından da bir şey noksanlaşmaz"   (et-Tergîb, II, 94-95). 

    Yine; “Ubade b. es-Samit (r.a) rivayet ediyor ki:: Resulullah (s.a.v) Ramazan ay'ının yeni girdiği bir gün şöyle buyurdu:  “Size bereket ayı Ramazan geldi. Bu ayda Allah sizi kuşatıp rahmetini indirir. Günahları bağışlayıp, duaları kabul eder. Allah bu ayda sizin hayır hususunda yarışmanıza bakar ve sizinle meleklerine karşı iftihar eder. Allah'a hayır ameller takdim ediniz. (Şaki) günahkâr, bu ayda Allahın rahmetinden mahrum olan kimsedir" (Taberani'den naklen et-Tergîb, II, 99).  

   Ancak, Ramazan boyunca, İlk oruca başladığımız günden itibaren, evimizde ve çevremizde elimizi uzattığımız her bir nimetin bize Allah tarafından gönderildiğini tefekkür ederek Rabbimize sonsuza kadar hamd ve şükür içerisinde olmalı.  Allah’ın Rahmetinden en güzel bir şekilde istifade edebilmek için, az da olsa faydalı ve öz ibadetler yapmalı, başta Kur’an olmak üzere, insanın manevi oluşumuna katkı yapacak kitaplar Meselâ, Tefsir, Efendimiz’in (s.a.v) hayatı, hadis, fıkıh veya ilmihal gibi kitaplar ile okuma alışkanlığımızı devam ettirmeli, Efdal tesbihatlarda bulunmalı Hayır ve Hasenatlarda, Fakir ve Düşkünler unutulmamalı, diğer aylara nisbeten ölçüyü biraz daha yükseltme gayreti içinde olmamız gerekir. İnşallah. Ve yine Bu mübarek günlerde mümkün olduğunca gözümüzle, kulağımızla, ağzımızla ve diğer uzuvlarımızla haramlardan uzak durmalı, sabır ve hoşgörü içinde, gönül kırmamaya itina gösterilmelidir.

    İftar saatlerinin manevi havası, bereket ve kazançları hafife alınmamalı, bu anlarda milyonların birden Allah’ın emriyle başladıkları oruçlarını yine O’nun emriyle ve O’nun nimetiyle açtıkları düşünülerek bu vakitlerde içtenlikle dua edilmeli ve bu manevi hava çocuklarımıza da aktarılmalıdır.

    İçinde bulunduğumuz salgın hastalık sebebiyle, yerine getiremediğimiz toplu Teravih Namazlarımız, iftar yemeklerimiz ve toplu ziyaretlerimize, ilgili Kurumlarımızca,  zaruren getirilmiş olan engellemelere de saygı duymalıdır.

Aile fert’lerimiz ve çevredeki insanların da bu anlamda olumsuz tavırları görüldüğünde münasip bir dille kendilerine izah edilerek hatalarının düzeltilmesine yardımcı olunmalıdır.

    Ancak böyle olunca orucun gerçek oruç olduğu düşünülmeli ve amellerin O makamda kabul gördüğüne inanılmalıdır. 

    Bu ölçü ve itinalı davranışlarla yapılacak Ramazan ibadetlerimiz İnşallah Rabbimiz katında kabul ve makbul görüleceğine inancımız tamdır. Bu Ramazanda da Rabbimiz Nezdinde itibarımız ve kazancımızın bol olması ümidiyle Hayırlı Ramazanlar, Hayırlı Oruçlar Diliyorum.

YAZIYI PAYLAŞ!