İSMAİL HAKKI DALAK

Olmalı İnsan…

İSMAİL HAKKI DALAK

Yüce Allah Hud Suresi 112. Ayette mealen, “Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür” buyurmaktadır. Öyleyse Yüce Allah’ın emrettiği gibi olmalı insan.

Orman yangınları, doğal afetler ve uslanmayan bir toplum. Doğruluktan dürüstlükten şaştık. Yanlış yollara saptık. Biz başımıza gelen musibetlerden hiç ders almıyoruz. Dere yataklarına yapılan evler sel felaketlerinde yıkılıp gitti. İnsanlarımız sele kapılarak hayatlarını kaybederken bizler halen ders almıyoruz. Depremde yıkılan evlerin yapımında malzemeden çalan müteahhit kadar ona ruhsat verenlerde suçludur, hatta işyerleri düzgün olsun diye kolonları kesenler, duvarları yıkanlar da yandaşta olsa yoldaşta olsa sorumluluklarından kaçamaz, suçludur.

Yüce Allah Nisa Suresi 58. Ayette mealen, “Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir” buyurmaktadır. Öyleyse emanete talip olurken de emaneti teslim ederken de liyakate önem vermeliyiz. Yüce Allah’ın emri üzerine emanetçileri liyakat sahiplerinden seçmeliyiz. Hakkı bilen Hakkı gözeten insan emaneti de ehline vermelidir. Emanet liyakat sahibinin elindeyse korkma. Allah Resulü Peygamber Efendimizin (SAV) Kabe’nin anahtarını ehline verdiğini de unutmayalım.

Ülkemizde yaşayan her altı kişiden biri yaşamış olduğumuz depremler dolayısıyla zarar gördü. İnsanımız evini, işini en çokta canını kaybederken birileri bundan rant elde etmenin sevdasında. Yaklaşan seçimler dolayısıyla bazı siyasiler ve televizyonlar eksikleri tamamlamak yerine hep bir çıkar peşinde. Utanmadan “Devlet nerede” diye soruyorlar. Öncelikle söyleyeyim. Devlet her yerde. Devlet olmazsa sen “Devlet nerede” diye bile soramazsın be densiz. Yüce Türk Milleti için “Devlet” ebet müddettir. Eksikleri olanlar elbette vardır. Onlar da hesabını verecektir. Ama Devlete dil uzatmak kimsenin haddi değildir de dışarıda dost tutanların ise hiç haddi değildir.

“Hak bela yazmaz kul azmadıkça, kula bela gelmez hak yazmadıkça” Hz. Mevlâna…

Bizler Yüce Allah’ın emrettiği gibi doğru olup dürüst bir hayat yaşarsak, işlerimizi ehil insanlarımız vasıtasıyla görürsek, içimize Allah korkusunu ve sevgisini, vicdanı ve de merhameti sığdırırsak, damarlarımıza zikredersek işte o zaman korkmayın, kıyamet bizim üzerimize kopmaz. Hak din İslam’dan ve de Yüce adaletten ayrılmazsak üzerimizde ki bela ve musibetler de kendiliğinden kalkar, Allah’ın izniyle inşallah.

Dostluk ve Vefa dediğimizde aklımıza hep Asrı Saadet geliyor, sanki o devirde yaşamışçasına.

Hz. Ebubekir’den dostluğu yol arkadaşlığını, Hz. Ömer’den hak hukuk adaleti, Hz. Osman’dan iffetli olmayı, Hz. Ali’den ilim irfan ve de sabrı öğrenmeli insan. Allah Resulünü (SAV) önder, Hz. Kuranı rehber yolunu aydınlatan nur yumağı bilmeli ki insan Hakka ersin, hakikate kavuşsun.

Dostluğa ve vefaya önem verin, yetkiliyseniz işi ehline verin, doğruluktan dürüstlükten şaşmayın, dünyanın da dünyalıkların da geçici olduğunu bilin ve menfaate asla paye vermeyin, unutmayın ki hayat çok kısa sevin sevilin mutlu olun.

Selam, Saygı ve En kalbi Dualarımla…

Yazarın Diğer Yazıları