O Çocuklar Bizim Çocuklarımız…
İSMAİL HAKKI DALAK
Sokaklarda mendil satan, dilendirilen, uyuşturucuya, hırsızlığa sürüklenen, örselenen, ötelenen, itilen kakılan, istismara uğrayan, kısaca hayatı erken yaşta (oyun yaşında) tanıyan o çocuklar, bizim çocuklarımız. Hemen her gün karşılaştığımız, bazen sattığı mendil veya sakızlardan alarak güya onlara destek çıktığımız, aslında onları pekte anlayamadığımız o çocuklar, bizim çocuklarımız. Bazen tebessümle başlarını okşadığımız bazen de “bunlarda her yerde” diyerek yüzümüzü çevirdiğimiz o çocuklar, bizim çocuklarımız. Belki annesi babası değiliz ama o çocuklar, bizim çocuklarımız.
Akşam eve (tabi ev denirse) gittiklerinde götürdükleri para azsa, onları sokaklara gönderenler tarafından dayak yiyen, işkence gören o çocuklar bizim çocuklarımız. Kar, soğuk, yağmur çamur demeden sokak sokak dilendirilen o çocuklar, bizim çocuklarımız. İş çıkışı hızla eve giderken yanından geçtiğimiz, görmediğimiz (pardon görmezden geldiğimiz) o çocuklar, bizim çocuklarımız. Aile ortamında anne baba sevgisiyle büyüyenler çok şanslı ama bunlardan mahrum büyüyen o çocuklar, bizim çocuklarımız. Sevgiden, ilgiden, okuldan en önemlisi de hayattan mahrum bıraktığımız o çocuklar, bizim çocuklarımız.
Birde devletimizin şefkatli kollarına bıraktığımız, bırakmak zorunda kaldığımız o çocuklar da bizim çocuklarımız. Her istekleri tamamlansa da hep bir yanları eksik kalan o çocuklar da bizim çocuklarımız. Mesela hastalandıklarında başlarında anne babaları olmuyor. Veya en sevdikleri yemekleri annelerinden isteyemiyorlar. Okula, parka, alışverişe anneleriyle çıkamayan o çocuklar da bizim çocuklarımız. Devlet her türlü sahip çıksa da, büyüdüklerinde işe yerleştirse de, her şeye ulaşmaları kolay olsa da sol yanları hep boş kalan o çocuklar da bizim çocuklarımız.
Aile ortamından, anne baba sevgisinden mahrum kalan o çocuklar, hayatları boyunca hep bir güven eksikliği içinde kalıyorlar. Kimseye tam olarak güvenemeyen, hiçbir şeye kolayca bağlanamayan o çocuklar elbette bizim çocuklarımız. Kocaman dünyada her türlü ihtiyaçlarını tek başına karşılamak zorunda kalan bu çocuklar elbette bizim çocuklarımız. Sevgiden eksik bıraktığımız, saygıyı tam olarak göstermediğimiz bu çocuklar, bizim çocuklarımız. Bizler sıcacık evlerimizde, gece lambasının loş ışığında çocuklarımızı uyuturken sokak lambasının ışığı altında bir karton parçasının üzerinde uyumak zorunda kalan o çocuklar, bizim çocuklarımız.
O çocuklar bizim çocuklarımız değil mi, yoksa. Sadece biraz sevgi, biraz ilgi ve sıcacık bir gülümseme. Hani sol yanları boş dedim ya, sorarım size bize hepimize var mısınız, sol yanlarını doldurmaya? Ne dersiniz? Hayatta sadece biraz daha duyarlı olalım, hep bana demekten vazgeçelim. Sol yanımızda ki sevgimizi paylaşalım yeter. İşte o zaman o çocuklar tam anlamıyla olur bizim çocuklar.
Sol yanı sevgi dolu olan tüm insanlara, kalın sağlıcakla…