Çok Yaşa Tayyip Baba!
HAMZA ATLI
Bir gün beni de köşende yazar mısın Hamza abi diye sorunca "evet, baş göz üstüne" deyip söz vermiştim adama...
Hatta kendisini yazacağımı çay ocağında çalışan, ismini bilmediğim çocuğa söyleyince o da öne atılıp heyecan ve umutla "söylesene ne olur beni de yazsın" demişti.
Gazete çay ocaklarına dağıtılınca caka satacaktı aklınca...
Ama onun ismini bilmiyorum.
Sözü Tayyip'e vereli de epeyce oldu.
Geç de olsa tutmam icab ederdi.
Nihayetinde ölümlü dünya...
Bugün var, yarın yokuz...
Şire pazarında geçmişti bu muhabbet.
Evveli de Eski Malatya'nın Yarımcahan mahallesinde...
Genç iş adamı Tayyip Akçin kardeşim depremde merkezde bulunan kayısı işletmesi yıkılınca üretim ve istihdama katkı sağlamak adına kolları alel acele sıvamış, Yarımcahan Mahallesi'ne bin metre karenin üzerinde bir işletme yapmaya karar vermişti.
Böylelikle hem yarım kalıp sekteye uğrayan işlerine devam edecekti, hem de yanında aş bekleyen personelini yüz üstü bırakmayacaktı.
Malatya'ya sahip çıkmamız gereken şu dönemde alkışlanacak bir hareketti doğrusu...
Milyonluk yatırımı kırsal bir alanda inşa edip, makina ve ekipmanları oraya yerleştirerek devam etmek her babayiğidin kârı değildi.
Hele akıl kârı hiç değildi...
Ama Tayyip Akçin bunu başardı.
Büyük bir masraf ve emekle yeni ekmek teknesini hayata geçirmeyi başardı.
Merkezden personeli getirip götürmek zor ve maliyetli de olsa işine devam etmesi gerektiğinin farkındaydı.
Malatya'yı yüz üstü bırakmadı.
Bırakamazdı...
Burada büyümüş, kayısıdan güç almış, çekirdeği işleyerek emek ve ekmeğe dönüştürmüştü.
Son derece başarılı biriydi.
Üstelik oldukça genç.
Yaşı 27 civarında.
Yanılmıyorsam öyleydi...
Babası Bilal bey "yılların çekirdekçisi" diye ün yapmıştı.
Kâh batmış, kâh ihya olmuştu...
Hayatın sefasını ve zahmetini görmüştü.
Emekçiydi, merhametliydi...
Son derece inançlı biriydi.
İslam adına dertliydi...
Oğulları Tayyip ve Kürşat'a da bu hali sirayet etmişti.
Şu çagın genci değillerdi.
Ağır, oturaklı, efendi tiplerdi.
Tayyip kardeşim oraya devasa bir masrafla işletme açmak yerine "şirin" gösterilen faize parasını koyup, yan gelip yatabilirdi.
Ama yapmadı...
Çünkü Allah'tan korkan babası, oğlunu da kendisi gibi yetiştirmişti.
Helal bir liranın haram yüz liradan fazla ve bereketli olduğunu yaşayarak öğrenmişlerdi.
Biz de o işletmenin temelinden çatısına kadar hemen her aşamasında çalıştık.
Belki de 2-3 ay kadar oralardaydık.
Samimi olduk, kaynaştık.
Zerre kadar bir kusurlarını görmedim.
Ne patronluk tasladılar ne de hava atıyorlardı.
Tek dertleri ekmek teknelerine bir an evvel kavuşmaktı.
Geçen günlerde telefonla kendisiyle görüştüm.
İşleri yoğunmuş.
Çok sevindim.
Emekçilerinden Hüseyin abiyi de anmadan geçmek istemedim.
İşletmenin müdürü.
Mütevazı, müspet, işinin ehli biri.
Yıllardır birlikteler...
Sabırlı, liyakatli.
Ne diyeyim...
Rabbim birliklerini daim etsin.
Bilal Akçin abi tam bir efsane.
Talaşı kapsül şeklinde yakıta dönüştüren makinaya kadar almıştı.
Her işe meraklı ve başarılı.
En kısa zamanda bu köşeyi geçip kendileriyle muhabbet etmek nasip olur inşallah.
Çay ocağında çalışan çocuğa selam söyleyin.
Çayını içmeye geleceğim.
Vesselam...