ZEKİ DAĞ

Ölümlü Dünya Üzerine Birkaç Söz...

ZEKİ DAĞ

Zeki Dağ’ın Kaleminden…

Ölümlü bir dünyadayız. Birbirimizi kırmaya hiç gerek yok. Burası —evet bu dünya— aslında oldukça güzel. Ama bir de öte tarafı olduğunu unutmayalım. Dostluk, unutulmayacak kadar güzel; ender insanlarla yaşanacak kadar özeldir. Gerçek dostluğu bilenler için, dostluk en kıymetli duygulardan biridir.

Bazen düşünüyorum da, karıncalar biz insanlardan daha huzurlu. En azından onlarda fesatlık, dedikodu, art niyet yok. Kimsenin arkasından konuşmuyorlar; sadece kendi işlerine bakıyorlar. Kin tutmuyorlar, kardeş kardeşe çalışıyorlar. Her biri kendi yoluna, ama birlikte bir düzene hizmet ediyorlar. Ne kadar da güzel…

Kıymetli okuyucularım, lütfen şu cümleyi hiç unutmayınız:
“İnsanlara önce, bana davranılmasını istediğim gibi davranırım; sonra hak ettikleri gibi.”
Sen verdikçe dost görünen çok olur; ama bir de iste… Bak nasıl yok olurlar birer birer. Bu yüzden önce kendine yetmeyi öğrenmelisin ki, dünyanın malına gönlün tok olsun.

Öyle insanlar gördüm ki… Öyle “dost” bildiklerim oldu ki… Herkesi kendim gibi bildim, ama ne yazık ki yanılmışım. Hemen dolduruşa gelmeyin; insanları dinleyerek değil, yaşayarak tanırsınız. Zaman tanıyın… Herkesin gerçek yüzü, gerçek rengi bir gün mutlaka ortaya çıkar.

Çok sevdiğim bir söz var:
“Çaresizlik, insana dua etmeyi öğretir. Ve dua eden kalp, asla sahipsiz kalmaz.”
Unutmayınız ki, insanların arkasından konuşanlar; dedikodu yapanlar, aslında cahilliğin en koyusunu sergiliyor. Çünkü güzel sözlerden nasiplenmemişlerdir. Yalancı, her zaman yalanını söyler. Dedikoducu, her zaman insanların arkasından konuşur. Ne anlarlar ki güzel sözden, gönül terbiyesinden?

İnsanları eleştirirken, arkasından atıp tutarken biraz da kendinize dönüp bakın:
“Ben ne kadar iyiyim?”
İki gözüm, unutma: Haksız olan kırılır; haklı olan yıkılmaz. Gittiğin yoldan eminsen, attığın adımdan asla vazgeçme. Çünkü vazgeçenler yalnızca kaybedenlerdir.

Hayat, çoğu zaman kaybettiğin yerden yeniden başlar. Artık daha tecrübeliyim. Kinin ne olduğunu iyi öğrendim. Ustaya sormuşlar:
— “Her şeyi kaybettik, ne yapacağız?”
Usta da şöyle cevap vermiş:
— “Çok güzel… O hâlde yeniden başlayacağız.”

Evet, artık biz de öğrendik. Kin ne maldır, dedikodu neye yarar, iftira kime ne kazandırır… Bundan böyle kendi yolumuza bakacağız. Çünkü biliyoruz ki, bu dünya geçici. Bu eller bir gün toprağa düşecek. Dostlarınızı kırmayın. Onların arkasından konuşmayın. Yarın bu dünyadan göçüp gideceğiz… Sakın unutmayınız: Orada hesap vermek çok zordur. Her şey burası gibi değildir.

Ve ey cahiller…
Dostlarının arkasından konuşanlar…
Her gün bir elbise giyip, her arabaya hayran kalanlar…
Paraya tapanlar…
Unutmayınız, öbür taraf da var!

Bakınız Mevlânâ ne güzel demiştir:
“Hakk’ın hatırı, bütün hatırlardan üstündür.
Dünyalık menfaat için Hakk’ı terk etme.”

Ve yine şunu unutmayınız:
“Bazı insanlara ne kadar merhamet edersen, o kadar ihanet ederler.”

Yazarın Diğer Yazıları