ZEKİ DAĞ

Mevla'm Ne Eylerse Güzel Eyler

ZEKİ DAĞ

Mevla’m ne eylemişse güzel eylemiştir. Mevla’m güzel demiş… Sorunun kendinde olduğunu anlamayan insanlar çözümü başkalarının huzurunu bozmakta bulurlar.

Biraz kırığınız ama iyiyiz; bu da geçer. Bir kez soğuduk, bir daha üşümeyiz; üşüyenler düşünsün.

Şair demiş ki:
“Sen beni kaybetmeyi göze aldıysan, ben seni silmekten şeref duyarım.”

Biz dostlarımızı hiç bir zaman satmadık, hep sahip çıktık. Yine anlamadılar, gittiler.
Zehir nedir bilir misiniz? İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir, bilenler için. Güç, yiyecek, ego, hırs, kıskançlık, korku, öfke, kendini beğenmişlik, hatta iyi niyet—dahi gereğinden fazla ise zehirdir.

Sen sen ol, geldiğin yeri unutma; yoksa herkes geldiğin yeri iyi bilir, derler. Unutursan, sen de unutulursun.

Geçmişin için asla pişman olma. Tek pişmanlığın, yanlış insanlara verdiğin değer ve onlara harcadığın boşa giden zamandır. Cahiller ne anlar ki?

Olur olmaz kişilere kendini dökersin; döktüklerini toplamak yine sana düşer, ey cahil!

Selam olsun kara toprağa… Söylesene ey kara toprak:
“Sana gelsem, sende incitir misin beni sevdiklerim gibi?”
Selam olsun kara toprağa.

Kötü insanları hatırlamak istemiyorum.
Egolarını ön plana çıkarmak için insanları kullanan hainlere dikkat edin, kıymetli dostlarım.

Kimsenin sahte sevgisine ya da yalanlarına aldırmam; herkes “onu da, bizi de iyi biliyor,” der. Sahte insanların selamına ihtiyacım yok. Herkesin gerçek yüzünü gördük; eyvallahım yoktur dostlarım.

“Öyle bir gün gelecek ki…”
Ve gelecek olan o gün çok yakındır, sakın unutma. Ayarsız gönüller, kanatsız terazide tartılacak. Bırak herkes kendini haklı sansın. Dünya durulacak. Etrafında çok insan olması gerekmez, etrafındakiler insan olsun, yeter. Sahte insanlara ihtiyacımız yok, güzel dostlarımız.

“Kalbi ile dili bir olan insandan korkma,” demişler.
Dili süslü, kalbi fesat olan insanlardan bizi koru ya rabbim!

Bir dilek hakkın olsaydı eğer...
Sevdiğin insanların, tanıdığım ilk günkü gibi kalmalarını dilerdim. Ama maalesef bazı insanlar yalancı, dedikoducu ve nankörmüş dostum.

Bazı güzel insanlar der ki:
“Beni düşmanımın kötülüğü değil, dostumun sinsiliği korkutur.”

Bu tür insanlardan fazla bir şey beklemeyin, hayatta çok şey beklemeyin. Hayat kısa, hayaller ağır; insanlar nankör olmuşlar. Dostlarının arkasında hep dedikodu ederler. Her şey yalanmış bu yalan dünyada... Öyle insanları sırtımda taşıdım ama hâlâ nankörler. Ne yazık ki onlara insan demekten utanıyorum; onlar utanmıyorlar bile.

Yazık oldu gençliğime, yazık oldu... Kanı beş kuruş etmeyenleri hep sırtımda taşıdım; işte ondan.
Siz olun; yalan söyleyen insanlardan uzak durun. Dedikodu edenlerden uzak durun. Hele hele dini kullanan bazı insanlara asla yaklaşmayın. Bu tür insanlar, egolarını takdim etmek için güzel insanları hep kullanır.

Artık ne kimseye küsmüyorum, ne güceniyorum; çünkü bırakacak kadar yer vermiyorum.
Hayatımda ne darılacak kadar güveniyorum, ne de gönül koyacak kadar seviyorum insanları.

Güzel günler gelecek mi, bilemem ama geçen günler bizden çok şey götürdü, güzel dostlarımız.
Zaman zaman benim de değer verdiğim insanlar oldu. Şimdiyse o insanlar benim için “ölmüşlerdir.”

Şu güzel sözlere dikkat edelim:
“Dostlarını özlemek şudur: yanında olmasını istediğin birileri vardır ama yapabilecek hiçbir şeyin yoktur. ‘Benim için yok oldun, gittin zaten.’
Fazla sabrımı zorlama. Çok yordular beni. Herkesi kendim gibi sanmıştım. Kimilerinin peşinde oldular; para, lüks arabalar, gösteriş... “Bir gün orada, bir gün burada” dediler. Hayatımda böyle bir şey görmedim. Peki nedir soranlar olursa: Gözlerinin içine baka baka yalan söyleyen mahluklar var ki, damarları yırtılmış.

Yazarın Diğer Yazıları