Dünya Kayısı Başkenti’nden tüm dostlarımıza selam ve sevgiler…
Kayısı denince, hem Türkiye’de hem de dünyada akla ilk gelen yer şüphesiz Malatya’dır. Çünkü kayısı, Malatya’nın alın teriyle, emeğiyle, yılların birikimiyle marka haline gelmiş bir üründür. Ne yazık ki bazıları bunu hâlâ anlamamış görünüyor.
Oysa “kayısı Malatya’nındır” demek, bir gerçeği dile getirmektir. Bu gerçek değişmez, değiştirilmeye de çalışılmamalıdır.
Bazı siyasiler, nedense iller arasında rekabeti değil, gerilimi körüklüyor. Kendi siyasi gelecekleri uğruna, bölge insanını karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Bilmiyorlar ki bu tür açıklamalar, hem komşuluk hukukuna hem de milli birliğimize zarar verir. Malatya’nın kayısısı tescilli bir üründür; bu konuda tartışmaya gerek yok. Lütfen kimse insanları gerecek açıklamalardan kaçınsın, yoksa bu yükün altından kalkamazlar.
Komşu illerimiz Elazığ, Sivas ve Kahramanmaraş’ın bazı milletvekilleri son günlerde “kayısı bizimdir” açıklamalarıyla gündeme geldiler. Ancak Malatya milletvekilleri ne yazık ki sessiz.
Sormak lazım:
Neden ses çıkarmıyorlar?
Neden Malatya’nın hakkını savunmuyorlar?
Yoksa bu sessizliğin arkasında başka hesaplar mı var?
Malatya siyasetçileri, STK’ları ve yöneticileri artık uykudan uyanmalıdır. Çünkü Malatya halkı bu konularda duyarlıdır, sessizliği kabullenmez. Malatyalı üreticilerimiz alın teriyle, emeğiyle, ülke ekonomisine milyarlarca liralık katkı sunuyor. Buna rağmen emeğin sahibi sessiz kalıyor, bu kabul edilemez.
Malatya’da yaklaşık iki bin civarında sivil toplum kuruluşu (STK) olduğu söyleniyor.
Peki, bu STK’lar ne yapıyor?
Yıl içinde hangi projelere imza atıyorlar?
Yoksa sadece tabela olarak mı varlar?
STK’lar denetlenmeli, faaliyetleri raporlanmalı. Çünkü tabeladan ibaret olanlar, gerçekten çalışan kurumları da zor durumda bırakıyor. Bu şehir, her açıdan şeffaflık ve sorumluluk istiyor.
Biraz da gerçeklerden konuşalım:
Malatya’nın nüfusu yaklaşık 800 bin civarında. On binlerce dönüm arazi kayısı bahçeleriyle dolu. Her yıl yüz binlerce ton kayısı üretiliyor ve dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor.
Ama bu üretimi, bu emeği, bu değeri bilmeyenler hâlâ konuşuyor. Ağzı olan konuşuyor, ama bilgiyle değil.
Oysa Malatya son yıllarda büyük acılar yaşadı; 6 Şubat depremleriyle yıkıldı, ardından don felaketiyle sarsıldı.
Buna rağmen Malatyalılar dimdik ayakta kaldı, sabırla yeniden ayağa kalktı. Devletine, milletine, hükümetine bağlılığını gösterdi.
Şimdi böyle bir halkın emeğini hiçe saymak, Malatya kayısısına sahip çıkmak yerine tartışmaya açmak, vicdana da akla da sığmaz.
Unutmayalım: Malatya’nın kayısısı sadece bir meyve değildir; bu toprakların alın teridir, kültürüdür, kimliğidir.
Bazı siyasilere buradan sesleniyorum:
Komşuluk düşmanlıkla değil, dayanışmayla olur.
Malatya’nın kayısısına göz dikmek yerine, kendi illerinizde üretim yapın, ihracat yapın; biz destekleriz.
Ama Malatya’nın emeğine gölge düşürmeye kalkmayın.
Malatya kayısısı tescilli bir üründür.
Malatya, dünyanın kayısı başkentidir.
Bu gerçeği kimse değiştiremez.
