ZEKİ DAĞ

İnsan mı, Elbise mi?

ZEKİ DAĞ

Hayatta çok insan gördüm.
Üzerinde elbisesi yoktu ama içinde gerçek bir insan vardı.
Bir de öyleleri vardı ki; elbisesi vardı, makamı vardı, sözü vardı…
Ama içi boştan da öteydi. Her yanından yalan akıyordu.

Nice insan tanıdım, kendim gibi sandım.
Ne yazık ki yanılmışım.
Güvendiğim kişi ya da kişiler…
Kadın ya da erkek fark etmiyor; keşke hiç tanımasaydım dediğim sahte dostlar çıktı.

Bazı insanlar neden bu kadar nankör olur, hâlâ anlayabilmiş değilim.
Ama şunu çok iyi biliyorum:
Yalancı ve nankör insanlardan uzak durmak gerekir.
Soranlara açıkça söylüyorum:
“Bu insanlardan uzak durun. Çünkü zarar verirler. Hem kendinize hem emeğinize yazık etmeyin.”

Ben doktor değilim ama çok yara sardım.
Yine de kıymet bilmediler.
O yüzden diyorum ki:
Uzak durun cahillerden!

Kendi yaranı kendin sar ki kimse bilmesin içinde ne olduğunu.
İnsanoğlu çoğu zaman nankördür, yalancıdır.
Yaptığın iyiliği unutur, işi bitince seni satar.
Cahil birine iyilik yaparsan, sonunda suçlu sen olursun.

Yazık oldu emeğimize…
Beş kuruş etmeyenlere yardım ettik, yine olmadı.

Öyle insanlar tanıdık ki, hep kendimiz gibi sandık.
Ama yine olmadı.

Şairin dediği gibi:
“İstedikleri gibi biri olmayınca, istenmeyen biri oluyorsun.”
Ne kadar doğru bir söz…
Her şeyde bir hayır vardır demekten başka çare kalmıyor.

Söylenecek çok şey var.
Ama bazen ne cümle kalır geriye, ne kelime, ne de ses…

Çok şans verdik, yine olmadı.
Çok uyardık, dinlemediler.
Gittiği yolun sonu olmadığını söyledik, inanmadılar.
“O ortam sana göre değil” dedik, dinlemediler.
“Dostun kim, düşmanın kim, bil” dedik, yine dinlemediler.
Doğru yolu gösterdik, ama sonuç değişmedi.

Unutmayın:
Doğru yolda yürümeyenlerin sonu daima pişmanlıktır.

Bu tür insanlara fazla şans vermenin anlamı yoktur.
Çünkü fazla şans, onları dev aynasında kendilerine baktırır.
Önü neyse arkası da odur.
İlkinde yaralarlar, ikincisinde öldürürler.
Çünkü cahildirler; anlamazlar.

Biz doğru yoldan ayrılmayalım.
Onlar da bildikleri yolda yürüsün.
Her yol, bir gün sahibini bir yere götürür.

Şairin dediği gibi:
“Ben hiçbir zaman aklımı kiraya vermedim.”
Çok soran oldu, hepsine aynı cevabı verdim:
“Sahibi var, gelecektir.”

Sen ne anlatırsan anlat, cahil anlamaz.
Hele bir de iş işten geçmişse…

Bir başka şair şöyle demiştir:
“Üç çay getir usta…
Biri varlığımıza, biri sağlığımıza, biri dostluğumuza…
Bir de yorgunluğumuza olsun.”

Hatalı olduğunu bile bile karşısındakini suçlayarak vicdanını rahatlatabilenler çok şanslıdır.
Benim öyle bir vicdanım olsaydı, çöpe atardım.
Ama merak etmeyin; cahiller, yalancılar, dedikoducular…
Bir gün sizi de çöpe atacaklar.

Derler ki:
“İnsanın dışına değil, içine bak.”
Cahil ve nankör insan, içini temizleyemeyendir.

Bazı insanlar bir gün durup geriye bakar:
“Ben ne yaptım? Ne yapmalıydım?”
Mutluluklarını mı düşünürler?
Kaybettikleri fırsatları mı?
Gösterilen doğru yolları mı?

Ve sonra içlerinden bir ses fısıldar:
“Boşuna uğraştın… Çünkü onlar cahildi.”

Hani derler ya:
“Körler ve sağırlar birbirini ağırlar.”
Belki kulağa sert geliyor ama…
Ne yazık ki çoğu zaman doğru çıkıyor.

Yazarın Diğer Yazıları