ZEKİ DAĞ

İncitme Beni…

ZEKİ DAĞ

İncitme kimseyi... Gün gelir, biri de seni incitir. Dünya fanidir; ne zaman sona ereceği bilinmez. Ömür, Yaradan’ındır. Unutma bunu. Elindeki elmasın kıymetini bilmeyenler, gün gelir çakıl taşlarıyla avunmak zorunda kalır.

Bazılarının benimle helalleşme ihtimali bile yoktur. Çünkü bazı haklar helal edilmez; mahşere kalır. İkiyüzlüler kapımızdan, kötü niyetliler yolumuzdan uzak olsun. Zira bu tür insanlar ne iyilikten anlar ne de kötülükten. Mümkün olduğu kadar herkes kendi yoluna gitsin. Güzellikleri bilmeyenler, kötülüğü de tanıyamazlar. Kadere inananlardan mısınız, bilmiyorum ama ben pek sanmıyorum.

Her şey göründüğü gibi olsaydı, denizden avuçladığımız su mavi olurdu. Unutma, kimse göründüğü gibi değildir. Öyle insanlar tanıdık ki, çıkarları uğruna her yerde yalan dolanla dolaşıyorlar. Bazıları da kendi egolarını yüceltmek için en güzel dostlarını kullanıyor; her gittikleri yerde yalan söylüyorlar.

Taşıdığınız en ağır yük, kafanızdaki düşüncelerdir. Bu yükten kurtulmak istiyorsanız, sahte dostlardan uzak durun. İyi bir insan olmak istiyorsanız, yalancı ve dedikoduculardan uzak kalmalısınız. Bizim işimiz para pul değildir. Biz parası olana değil, sağlam karaktere sahip olana değer veririz.

Öyle insanlar gördüm ki sırtında elbisesi yoktu; öyleleri de vardı ki, elbisesi vardı ama içinde "adam" yoktu. Elbise başka, insanlık bambaşkadır. Hani derler ya, “Herkesi kendim gibi bilirdim,” meğer öyle değilmiş. Yanılmışız... Hayırlısı diyelim.

Kimin elini tuttuysak elimizde kaldı. Neden ve niçin, bilen var mı? Dostlarıma sordum. Dediler ki; öyle insanlar vardır ki dostları için elini taşın altına koyar. Ama öyleleri de vardır ki içlerinde daima hainlik ve kıskançlık taşır. Bu nasıl insanlık, bu nasıl dostluktur? Âşık der ki: Güven bitmişse, virgül koyup düşünmeye bile gerek yoktur.

Biz her zaman dostlarımızın yanında olduk. Hiçbir zaman bu güzel dostlarımızı satmadık. Hani derler ya, “Bizim doğrularımız sizi üzer,” evet, doğru. O yüzden sizi ancak yalancılar mutlu eder. Çünkü yalancı dostlar, duymak istediklerinizi söyler. Biz her zaman Allah yolunu unutmadık, bugün de unutmuyoruz. Siz de bir düşünün...

Sizler için her türlü fedakârlığı yaptım, sırtımda taşıdım; yine de olmadı. Eğer sizde insanlık ve dürüstlük yoksa, ben ne yapabilirim ki? Âşık der ki: Bu dünya iyi olanların değil, iyi olmayanların dünyasıdır. Bu dünyada yalan ve dedikodu yapanlar olabilir; ama öbür tarafta vay hallerine...

Ağaçtan meyve bekliyorsan, dalını kırma. İnsandan sevgi bekliyorsan, güvenini sarsma. Derler ya; “Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” İşte o hatırı, ancak insan olan bilir. İnsanlık ve dürüstlük kolay değildir, herkes kıymetini bilmez. Gerçek dost, dostunu satmaz. Ama gün gelir, satılanlar da satar gider.

Bazen yalnız kalmak en iyisidir. Kimse seni üzmez, kimse kırmaz. Öyle insanlar var ki yılandan daha tehlikeli. Ne yılan oldukları bellidir, ne insan... Âşık der ki: Gelen günler iyi olur mu bilmem ama, giden günler benden çok şey götürdü. Hele ki öyle insanlar vardı ki, yıllarımı alıp götürdüler. Tek bir suçum vardı: İyilik yapmak ve güvenmek… Güzel dostlarımıza.

Yazarın Diğer Yazıları