“Güçlü ol,” dediler…
“Sabret,” dediler…
Ama kimse sormadı: Daha ne kadar dayanabilirsin?
Herkes benden bir şeyler alırken, kimse “İyi misin?” demedi. Siz ve sizin gibiler... Ahı hafife alırsınız. Oysa gün gelir, öyle bir yerden çıkar ki; neye uğradığınıza şaşarsınız. Zamanı geri almak istersiniz ama nafile… Belki yarına kalır, ama yanınıza kâr kalmaz!
Ey Gönül…
Ey gönül… Senin sahibin Allah’tır. Dert etme! Her şey O’nunla güzelleşir.
– Hz. Mevlânâ
Dostluk, kan bağıyla değil, gönül bağıyla büyür. Bu yüzden kardeşliktir dostluk… Her zaman dediğim gibi; güzel olan güzeldir, güzel dostlarımız da öyle. İyi dostları bulmak zordur; kaybetmekse bir o kadar kolay. Bu yüzden dostlarınızın kıymetini bilin. Ben gülerim cahillere… Çünkü gülüşüm, bazılarını kahreder.
Hayat Yorar…
Hayatın yükü bazen yere yıkar seni… Ama sakın kimseye yaslanma!
Dostlarını iyi seç. Ayak bağı olanlardan uzak dur; seninle yola çıkacak olanlara sahip çık. Minnet etme kimseye. Çünkü minnet ettiğin herkes, kendini sana nimet sayar. Diyoruz ya, "doğru yolda, çürük insanlarla yürüme!"
Gerçekler, Acıdır
“Dost acı söyler,” derler.
Dost, gerçeği…
Düşman, işine geleni…
Deli, ağzına geleni…
Aşık ise yüreğindekini söyler…
Zeki Dağ’da İçinde Geleni Söyler Bilirimsiniz Derim ve Diyeyim Herkese, Güzel Dostlara Selam Olsun…
Ben de derim ki: Beni ağlatacak kadar zalim olma!
Ben hep doğruları yaptım, çalıştım.
İnsan dedim…
Abi dedim, kardeş oldum.
Çamurdan çıkarıp topluma kazandırdım bazılarını…
Yine de olmadı, dedikoducu oldular bu cahiller…
Ne diyeyim ki başka? Dedikodu mu yapayım ben de? Yapamam!
Benim adım Zeki Dağ’dır.
Kötülüğe Bakma, Arkasındaki Karanlığa Bak
“Kötülüğe değil, ardındaki karanlığa bak. Çünkü her kötülük; cehaletten ve yoksulluktan doğar.”
– Hz. Mevlânâ
Öfke, rüzgar gibidir; diner… Ama o esnada birçok dal kırılmıştır bile.
"Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" der Mevlânâ.
Samimiyet, İslam ahlakının temelidir.
İnsanlara karşı dürüst olmak, ikiyüzlülüğe kapılmamak... Bu, hakiki bir pusuladır.
Soğuyorum…
Gittikçe soğuyorum vefasız insanlardan…
Sahte yüzlerden, yalan sözlerden, kıyamet bilmezlerden…
Benim dünyalar kadar merhametim var; ama ömür boyu affetmeyeceğim insanlar da…
Öyle bazıları var ki, helalleşmek için haber salarlar, bilimisiniz…
Ama ben, yalancılarla, dedikoducularla, cahillerle görüşmenin bile etik olmadığını düşünüyorum, yoksam yazık etiğim gibi bu defada kendime yazık ederim…
Yüzlerine söylenen sözlerden rahatsız bile olmayanlar var.
Karakteri bozuk insanlarla helalleşmek zordur… Hatta imkânsız.
Kitabın Sonu…
Kitabın sonu der ki:
Giden dönmedi…
Kalan da unutmadı…
Güzel insanlar unutulmaz.
Ama dedikoducular, yalancılar, dostlarının arkasından iş çevirenler…
Onlardan ne beklenir ki?
Yüzü kızarmayan insanlardan…
Ortalıkta dolaşan, pişkinlerden…
Ne beklenir?
Suyu ateşle buhar ederler…
Ateşi suyla duman ederler…
Toprağın üstünde seni yorarlar…
Toprağın altında “adam” derler!
Ve son olarak:
“Hakkını helal et,” dedim kendime… “Seni çok yordum, beni dinlemedin…”