ZEKİ DAĞ

Değişemedim ki…

ZEKİ DAĞ

Ben değişmedim; sadece sen ve sizler değiştiniz. Yeni dostlar bulduğunuzda, dürüst dostlarınızı kaybettiniz. Duyduklarım ile gördüklerim arasındaki dengesizliği fark ettim. Bana ne olduğunu sorgulayanlar, önce ne yaptıklarını hatırlasınlar. Ben sizin gibi değilim, sakın unutmayınız. Hani derler ya, “Siz dostluktan ne anlarsınız?” Geleceğiniz iyi görünmüyor, derler.

Birisi seni kaybetmek için oynuyorsa, bırak kazansın. Dostluğun ne olduğunu öğrensin. Çünkü her insan dostluğu bilmez; işine geldiğinde bilir, menfaati olduğunda çok iyi bilir dostunu. Bırakın onlar kazansın, biz de kaybedenlerden olalım. Yeter ki içimiz rahat olsun.

İyilik yaparsınız, hatırlanmaz. Ama bir yanlış yaparsınız, asla unutulmaz. Oysa iyilik her zaman iyidir. Kötülük yapanlar ise her zaman kötüdür. Hep böyle olur, güzel dostum. Olur ya, içini dökersin bazı insanlara. Ama sonra döktüklerini toplamak yine sana kalır. Bırak onlar kazansın, biz sadece kalbimizle var olalım.

Bazı insanlar size sadık değildir; sadece size olan ihtiyaçlarına sadıktırlar. İhtiyaçları değişince, sadakatleri de değişir. Haksızlık yapmaktan sakının, çünkü haksızlık kıyamet gününde karanlıklara sebep olacaktır. Sakın unutma, her şey para ve menfaat değildir.

Kalbin bir terazi gibi olsun. Önce insanları ölç, tart ve sonra sevgisine sağır, yüreğine sağır olanları ait oldukları yerde bırak. Boşuna ne ömrüne ne de gönlüne yük olmasınlar. Aşık der ki: “Güzel olan her şey güzeldir.” Yeter ki sen güzel kal. Zaten herkes güzel olur.

“Dünya kalbime ağır geliyor.” dediğin zamanlarda anlarsın ki, kalbine ağır gelen dünya değil; yaşadıklarındır. Yalan söyleyen dilden, verirken titreyen elden, vicdansız kalpten, içi dışı farklı olan insanlardan Allah bizleri korusun. Cahiller cahildir, yalancı zaten yalancıdır.

Bizim gibi iyi niyetli insanlar hep hayal kurarlar. “Bir gün olur,” diye beklerler. Belki de fakir olduğumuz için hayallerimiz başkadır. Hatasını bilmeyen insanlardan bir beklentim yok. Önce insan olmayı öğrenecekler. Bu yüzden gönül değil, mesafe koyduk. Ama elimizi yine çekemedik.

Hayatım boyunca sevdiğim insanları kaybetmekten hep korktum. Bazen sorarım kendime: “Acaba beni kaybetmekten korkan biri var mı?” diye. Sonra her şeyi görünce dedim ki: Yazık etmişim kendime. Herkesi kendim gibi bilmişim. Her şey menfaatmiş meğer. Bırakın onlar hep kazansın, biz kaybedelim.

Bir söz vardır, bilir misiniz? “En çok değer verdiğin dostların, sana yanlış yaptığında eyvah dersin.” Ama ne fayda... Sen ne gitmeyi bildin, ne de kalmayı. Sadece acı çektirmeyi bildin bana. Derlermiş ki: “Yolun, açtığın yara kadar açık olsun.” Zaten her tarafınız yalan olmuş...

Bir insana değer vermek, özen göstermek, onun kıymetini bilmek bir kültürdür. Bunun eğitimi yoktur. Kitaplarda yazmaz. Bu yol, insan olmaktan geçer dostum. İnsanlıktan nasibini almamış cahillere ne demeli? Usta der ki: “Bir düşte gör bakalım, kimin ne olduğunu...”

Derler ki: “Kuşlar kanatlarından, insanlar iyi niyetlerinden vurulur.” Bir de bu işin öbür yüzü vardır. Unutma ki bu dünya gelip geçicidir. Ama diğer taraf bakidir. Bekle ve gör. Sen sen ol, asla yalan söyleme. Asla dostlarının arkasından konuşma. Ne yaparsan yap, asla kendini kaybetme.

Nasıl yaşarsan yaşa ama gülmek için birini ağlatma. Çıkarların için kimseyi satma, dostum. Sen güzel dostlarını satarsan, yarın başkaları da seni satar. Hatasını bilmeyen insanlardan hiçbir beklentim yok.

Aşıklar ve şairler bilir: Allah yolunda yürüyen herkes güzel olanı bilir. Dostlarının kıymetini bilen insan, her şeyi bilir.

O gece titreyerek ağladım... An olurdu ki, düşmanım görse sarılırdı bana. Ama sen, sen kaçtın benden. Neden, niçin?..

Yazarın Diğer Yazıları