Canım çok şey anlatmak istiyor ama yorgunum. Beynim yorgun, bedenim yorgun, bunca şeyi affeden kalbim bile yorgun artık. Heveslerim bile yorgun, iyimserliğim yorgun, konuşmak ve anlamaya olan isteğim bile yorgun. Geride mecalsiz bir beden kaldı, sadece çok yorgunum... Sahte insanların yüzünden çok yorgunum. İnsan, insan olmalıdır.
Keşke insanlar uzaktan göründükleri kadar mükemmel, konuştukları kadar dürüst, göründükleri kadar samimi olsalar. Her şey bir kurmaca, hep bir kandırmaca; herkesin yüzünde farklı maskeler var. Ne kadar kırılmasam da kırılıyorum. Hiçbir zaman kötü insan olmadım, denemedim bile. Çünkü hep Allah’a bıraktım. Sen, sen ol; doğru yoldan ayrılma.
Dostlar derler ki, neden hep dertli yazılar yazıyorsun? Derim ki: Bazı insanlar, ne konuştuklarını ve ne dediklerini düşünmeden, insanların arkasından dedikodu yapıyor, yalan söyleyerek onları yaralıyorlar. Öyle insanlar var ki, bir çay ve yemek için kendilerini satıyorlar. Öyleleri var ki, karakterleri bile belli değildir; dilenci dilencidir.
Bazı karakteri bozuk insanlar vardır. Kendi menfaatleri için insanlara yalan söylerler ve neredeyse kendilerini dilenci hâline getirirler. Zaten bu tür insanlar her yerde kendilerini belli ederler. Yalanları ve dedikoduları zaten bitmez ki. Elinizden geldiğince bu tür insanlardan uzak durmalısınız. Doğru yol her zaman birdir.
Eğer bir insan küçüğünü ve büyüğünü bilmiyorsa, ondan hiçbir şey beklemeyiniz. Eğer bir insan yalan söylüyorsa, o insandan uzak durmalısınız. Bu tür insanlarda her türlü olumsuzluk mevcuttur. Her zaman ve her yerde dilenci gibi davranırlar ve sürekli şikâyet ederler. Bu karakteri bozuk insanlar, güzel insanları zor durumda bırakırlar.
Her gittiğimiz yerde bu insanların karakterlerinin ne olduğu açıkça görülüyor. Ne hikmetse bu tür karakteri bozuk olanlar her meslekte vardır. Bunların ar damarı çatlamış, kendilerinden bile haberleri yoktur. Kendilerini dev aynasında gören bu dilencilere karşı güzel insanlarımız dikkatli olmalı. Bunlar zaten yüzsüzdür.
Hele bir dönün de bu "dilenci" dediklerimize bir bakın: Kimin altında son model araçlar, kimlerin oturduğu evlere ve kimlerin bağ, bahçesine sahip olduğuna bir bakın. Öyle dilenciler var ki, gizli gizli bağ, bahçe ve toprak almak için seferber olmuşlar. İşte bu dilencilere birlikte dikkat etmeliyiz.
Hele hele öyle seviyesi düşük insanlar var ki, Malatya’da artık meşru hâle gelmişler. Her gittiğimiz yerde şu sözleri duyuyoruz: Güzel insanlarımız ne diyor, şu cümleye dikkat edin derim. Malatya’mızın güzel insanları sıkça şu cümleyi kullanıyorlar: "Kimi iş adamı etmişler, kimi iş kadını etmişler."
Bu ucuz insanlar, iş adamlarımıza ve iş insanlarımıza zarar veriyorlar. "Gel de Malatya’ya yardım et, insanlarımıza destek ol" diyenlere ne demeliyiz? Bu yazıları yazanlara ve orada burada konuşanlara baktığımızda, neredeyse beş on kuruş için kendilerini teslim edeceklerdir. Haksızlığın her yerde kol gezdiğini gördükçe utanıyoruz. Bu insanlarda ne ahlak ne de insanlık beklenemez.
Bu tür mahlûklar her zaman ve her dönemde ortaya çıkarlar. Zaten söylemeye gerek yok; Malatya’da herkes onları tanır. Eskiden böyleleri vardı ve güzel insanlar "Bunlar bir ölse de kurtulsak" derlerdi. Ne yazık ki sonradan çıkan bu mahlûklar, öncekileri ikiye üçe katladılar. Kendilerine yazık ettiler, farkında bile değiller. Zaten bunlar için fark etmez ki...