Ahlak, iç güzelliğin elbiseye değil, kalbe işlenmesidir. Ahlak nedir bilir misiniz? Terbiye nedir, insanlık nedir, dürüstlük nedir, adamlık nedir, dostluk nedir bilir misiniz? İyi ve güzel insanların nasıl biri olması gerektiğini gerçekten biliyor muyuz?
Rabbim, Sen büyüksün... Gece vakti yüreği daralan kullarına ferahlık ver.
Kimse beni yargılayacak kadar ahlâk ve edebe sahip değildir. Ahlak ve terbiye nedir, bilir misiniz? Saman altından yürüttüğünüz sularla adeta santral kurmuşsunuz; hâlâ kusursuz tavırlarınızı kimseye saklamayacaksınız. Güzel insanların sırlarını zorlamayınız.
Eski günlerimi çok özlüyorum. O güzel günlerimi, cahillere karşı heba ettim.
"Bu yaşına kadar ne gördün, ne öğrendin?" deseler, cevabım hazır: Yazık ettim gençliğime... Yazık ettim iyi niyetime, insanlığıma, güzel dostluğuma... Yazık ettim kendime. Beş kuruş etmeyen bazı insanlara yaptığım iyiliklere yazık ettim. İyilik yaptık, insan dedik… Maalesef bozuk çıktılar. Kendimize yazık ettik.
"Hava soğuk" dediler, yok dediler. "Hava sıcak" dediler, yok dediler. Allah büyüktür...
Ah alanın abad olmadığını gördüm. Büyük konuşanların küçüldüğüne, kınayıcıların beterine şahit oldum. İnsan, kırılan kalbi için küsmeyi öğrenmiş; affedemeyince susmayı seçmiş. Kul hakkı yiyenlere derim ki: Vay halinize... Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlere derim ki: Vay halinize... Bu dünyanın bir de öteki tarafı var. Orada nasıl hesap vereceksiniz?
Güzel dostlarınızın kıymetini biliniz. İnançlı insanlardan zarar gelmez ki…
Bir gün soracaklar: "Kim gitti, kim geldi?" diye… Güzel olan, güzel dostlarımızdı. Giden dönmedi, gelecek olan gelmedi, imkânsız olan zaten hayaldi. Geceye söz verildi, ama sabaha ulaşmadı. Bir baktım gençlik gitmiş, ömür geçmiş… Elimde sadece “keşke”ler kalmış. Gençliğimizi ve iyi niyetimizi bazı cahillere feda ettik. Hep ona üzülüyorum. Güzel dostlarımıza selam olsun.
Mucizelere inanmalıyız. Hep birlikte mucizelere inanmak, bizim görevimizdir.
İnsanda güzel olan yüzdeki göz; ama insanı insan yapan, ağzından çıkan sözdür. Hani derler ya: “Hakkımda konuşanlar varsa, beni de çağırın.” Ben de çok şey biliyorum onların hakkında. Yüz yüze konuşulursa, kimin ne olduğu ortaya çıkar. Eksik bildiğiniz konuları tamamlarız.
Öyle biri olun ki, öldüğünüzde mezarınız başında sizi ve sevdiklerinizi yalnız bırakmasınlar.
Zavallı insanoğlu… Eğer fakirlikten korktuğu kadar Allah’ın cehenneminden de korksaydı, ikisinden de kurtulurdu. Fakirin parası yoksa onuru vardır. Peki ya sizin? Sizin paranız var; ama kimlere yediriyorsunuz? Siz ve sizler, fakirlerimiz için ne yaptınız? Yetimlerimize ne verdiniz? Acaba bir gün kapılarınıza gelenleri geri çevirdiniz mi? Kendinize hiç sordunuz mu: "Biz nereye gidiyoruz?" diye... Hiç mi merak etmediniz?
Fakirlerimiz ve yetimlerimiz bizimdir. Hep birlikte sahip çıkacağız ve çıkmalıyız. Allah birliğimizi daim etsin inşallah…
Kalınız sağlıcakla…
Selam ve sevgilerle, kıymetli okuyucularımız…