UĞUR UTKAN

MALATYA TARİHİ

UĞUR UTKAN

Dünyada medeniyetlerin beşiği deyince akla gelen ve Ön Asya’nın iki göz bebeği olan Mezopotamya’nın ve Anadolu’nun en köklü şehirlerinden biri olan, eski çağlardan beri Anadolu ve Ortadoğu’nun geçit veren kavşak noktasında olan Malatya'da tarih öncesi Malatya Paleolitik Çağ-Eski Taş Çağından Tunç Çağına kadar yerleşim izlerinin olduğunu görebilmek mümkündür. İlk yerleşmelerin MÖ 6000'lere kadar gittiği Malatya'nın sınırları içerisinde birçok höyük bulunmaktadır. Bunlardan en eski yerleşmenin görüldüğü yer ve ayrıca Malatya'nın ilk yerleşim alanı olan Arslantepe Höyüğüdür. İlk yerleşim alanı suyun kenarına kurulmuş bir verimli tarım alanıdır. Yaklaşık 6000 yıl kullanıldı. Yaklaşık olarak 35250 metrekarelik bir alandır. Bugün ilk yerleşim yeri olan Arslantepe Höyüğü, Orduzu beldesinin Arslantepe mahallesinde bulunmaktadır. Hititler devrindeki Melidu kasabası zamanla değişik isimler alarak Malatya olmuştur.


Mezopotamya ile Anadolu arasındaki ticaret ve kültür alışverişinin bu yol üzerinden yapılması, Malatya'nın tarihi ve kültürel önemini artıran etmen olmuştur.


Eski çağ coğrafyacılarından Strabon (M.Ö. 58-M.S. 21) Malatya’yı sürekli Melitene adı ile zikretmiştir. Kesin olarak yerini vermediği geniş bir alan içerisinde Kataonia ile Fırat Nehri arasında Kommagene sınırında Kapadokya Krallığının M.Ö. 280-212 yıllarında on valiliğinden birisi olarak gösterir. Ona göre Melitene, Sophane takriben bugünkü Elazığ ile Fırat Nehri arasındaki bölgeyi ifade eder, karşısında kurulmuş bir eyalet olduğu kadar kentleri bulunmayan bir bölgenin adıdır. Strabona göre bu yöre zeytin- üzüm ve meyve ağaçlarıyla bezenmiş, Kapadokyada benzeri bulunmayan tek yerdir.

Plineye dayanarak Malatya'nın Asur Kraliçesi Semiramis tarafından Meliten adıyla kurulduğunu kayıt eder. Bu bilgi, daha sonraki çalışmalarda aynen doğrulanmıştır.

Gelişen Maldia-Melitene Malatya, Kalkolitik Çağ'dan beri iskân görmüş ve bugünkü Aslantepe'de 27 kültür katı bırakmıştır. Buradan 4 km. kuzeyde yer alan Battalgazi’ye M.S. 79-81 yıllarında Roma Kralı Titus zamanında lejyon karargah olarak taşınmıştır. Yine şehre bu dönemde de Melitene adı verilmiştir. Artık bundan böyle bir şehir adı olarak bu isim kullanılmaya başlanacaktır. Roma şehir surları bu dönemde yapılmaya başlamıştır. Burası Roma devrinde, Hudutlarının korunması, coğrafi konumu ve jeopolitik önemi dikkate alınarak mühim bir merkez olarak muhafaza edilmekteydi. Bizans döneminde de bu değerini siyasi iktisadi bakımdan da korumuştur.

Hristiyan Bizans ve Müslüman Arap orduları arasında yaşanan mücadeleler sonucunda şehir, İslam hakimiyetine geçmiştir. M.S. 659 Bizans kaynaklarında da Melitene şeklinde kullanılan Malatya şehir adı, Araplar tarafından, kadim şekline yakın bir imla ile Malatiyye adıyla anılmaya başlanacaktır. Araplar, Sugur El-Cezeriye’nin merkezi haline getirdikleri bu şehri aynı zamanda bölgenin en büyük ve mamur bir beldesi yapmışlardır. Abbasi halifesi Harun Reşid döneminde M.S. 786-809 El-Avasım adıyla oluşturulan müstakil bir idari bölgenin merkezi olma hüviyetini kazanır.

Böylece Malatya, İstanbul'a kadar uzanan Rum kazalarının hareket üssü olma özelliğini de taşır. Bu merkezin bir diğer özelliği ise Tarsus, Adana, Maraş şehirleri gibi Horasan'dan nakledilen Türklerin önemli bir yerleşim yeri durumuna gelmiş olmasıdır. Malatya'ya çok eski zamanlardan beri çeşitli sebeplere bağlı olarak Türk yerleşiminin olduğunu bilmekteyiz. Bu bölgede Türk varlığı, Arap-Bizans mücadeleleri sırasında ortaya çıkmıştır.

Türkler, bu güzel ve önemli beldenin adını değiştirmeyerek Araplardan aldıkları Malatya şekliyle günümüze taşımışlardır. 1075 yılında Selçuklu hakimiyetine giren Selçuklu, Türk-Bizans mücadelelerinin odaklaştığı şehirlerden biri olmuştur. 1056-1101 yılları arasında birkaç defa el değiştirmiştir. 1101 yılında Danişmentli Melik Muhammed Gazi’nin hakimiyetine geçen Malatya, bir daha kayıp edilmemek üzere Türk Beldesi haline getirilmiştir. Selçuklular döneminde Vilayet-i Malatya olarak anılan şehir, bir üstünlük ve asalet ifadesi olarak Darur-Rifa Saadet, mutluluk yeri olarak anılmıştır.

Selçuklulardan sonra bir süre Memlük hakimiyetinde kalan Malatya, 1392’de Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı hakimiyetine alınmıştır. Daha sonra Osmanlı egemenliğini tanıyan Dulkadiroğulları tarafından idare edilen Malatya, 1516’da doğrudan doğruya Osmanlı İmparatorluğu'na katılmıştır. Bugünkü Malatya, Eski Malatya'nın bulunduğu yerden 9 km uzaktadır. Şehir, 19. yüzyılın ilk yarısında Aspuzu denilen sayfiye bölgesine taşınmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları