
Polis, Huzur , Güven Verir. Ama Polise Huzur ve Güven Yok
SEMA ÖRS
Polis de İnsan: Sessiz Tükenişin Eşiğinde
Sokakta güvenliği sağlayan ama kendi haklarını savunamayan bir meslek grubu var: polisler. Her gün suçla mücadele ediyorlar, ama aynı zamanda sistemin eksiklikleriyle de baş başalar. Devletin kalkanı olmakla övünüyorlar; fakat çoğu zaman kendi haklarını koruyacak bir zırhtan yoksunlar.
Ayda 240–260 saat çalışan bir polis, fazla mesaiye karşılık ek ücret alamıyor. “Ek görev” adı altında belirsiz ve karşılıksız çalıştırılıyor. Dinlenme hakkı, yıllık izin, hatta bir bardak çay bile çoğu zaman kendi cebinden çıkıyor. Görev başında çayını bile parayla içen bir kamu görevlisinin sosyal haklardan ne kadar uzak olduğunu düşünmek bile yıpratıcı.
Daha da çarpıcı olanı: Suçlu karşısında bile susmak zorundalar. “Yavşak polis” gibi aşağılayıcı ifadeler karşısında sessiz kalmak zorundalar. Çünkü karşılık verdikleri anda disiplin soruşturması, sürgün, hatta görevden alma tehdidiyle karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu suskunluk, çoğu zaman adaletin değil, sistemin baskısıdır.
Oysa Türk Ceza Kanunu, kamu görevlisine hakareti daha ağır cezalarla değerlendiriyor. Ama uygulamada, polisler bu haklarını kullanmakta çekingen davranmak zorunda kalıyor. Çünkü şikâyet ettiklerinde, “görevini kötüye kullandı” ya da “orantısız tepki verdi” gibi karşı suçlamalarla baş başa kalabiliyorlar.
Bu tablo, sadece hukuki değil, insani bir çelişki yaratıyor. Bir yanda kamu düzenini sağlamakla yükümlü olmak, diğer yanda kendi kişisel onurunu koruyamamak... Bu çelişki, polislerin iç dünyasında sessiz bir kırılma yaratıyor.
Sendikal hakları yok. Örgütlenemiyorlar. Seslerini duyuracak bir platformdan mahrumlar. Hukuki güvenceleri zayıf; yargıya güven duymakta zorlanıyorlar. Amir tahakkümü, keyfi soruşturmalar ve sürgün korkusu, mesleğin doğal parçası haline gelmiş durumda.
Bu insanlar, çocuklarını sadece geceleri uykuda görebiliyor. Resmi tatillerden mahrumlar. Bayram sabahları telsiz sesiyle uyanıyorlar. Aile düzenleri bozuluyor, eşleriyle uzaklaşıyorlar. Bu sadece bir meslek sorunu değil; bu, toplumsal çözülmenin sessiz habercisi.
Polislik bir adanmışlıktır. Ama bu adanmışlık, haklarla desteklenmediğinde tükenmişliğe dönüşür. Emniyet mensuplarının çalışma koşulları, özlük hakları ve psikolojik destek sistemleri acilen yeniden düzenlenmelidir. Çünkü polis de bir insandır. Onun da sınırları, ailesi, sağlığı vardır.
Sessizlik artık çare değil. Bu düzen, konuşulmadan değişmeyecek.! nokta...