HAMZA ATLI

Hırsız Bizdense Susun!

HAMZA ATLI

Gündemimiz yine belediyeler... 
Yine rüşvet, yolsuzluk ve kirli ilişkiler ağı...
Kim aldı, kim verdi, kim istedi bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var: İktidarıyla muhalefetiyle, belediyelerde tertemiz bir tablo yok karşımızda. Parti fark etmiyor. Renkler değişiyor, ama kokular aynı. Kirli alışverişler, ihaleye fesatlar, adam kayırmalar, rant oyunları...
Muhalif bir belediyede ortaya çıkınca kıyamet kopuyor. “Adalet yerini bulsun!” nidalarıyla manşetler atılıyor. Ama rüşvet bizim cenahtansa... 
Garip bir sessizlik çöküyor. “Sus!” diyor birileri... 
“Çalıyor ama çalışıyor.” Bu cümleyi normalleştiren bir toplum, hangi adaleti konuşabilir?
İşte böyle bir ortamda, Libya halk edebiyatından derlenmiş bir hikâye geldi aklıma...
Adamın biri çalışmakta, geçimini kazanmaktadır. Eve her gün aynı saatte döner. Bir gün arıza nedeniyle erken gelir. Kapıyı sessizce açar... Eşine sürpriz yapmak ister. Ama hayatının en büyük hayal kırıklığıyla karşılaşır. Evde yalnız kaldığında kuşların kendisini türbansız görmesinden rahatsız olup ağlayan eşi, o an başka bir adamın koynundadır.
Şaşkınlıkla evi terk eder adam. Düşer yollara... Gider, gider ve sonunda kalabalık bir topluluğa rastlar. Kraliyet hazinesi çalınmış, kral halkı sarayın önünde toplamıştır. Hırsız bulunana dek kimse oradan ayrılmayacaktır.
Adam kalabalıkta birini fark eder. Ayak parmakları üzerinde yürüyen bir adam. Sorunca, onun kraliyet din adamı olduğunu öğrenir. Sözde Allah korkusundan dolayı yere basmaya kıyamamaktadır, karınca ezmekten çekinmektedir.
Adam çığlığı basar: “Ey kral! Hırsız bu adam!” Kral şaşkın. Nereden bildiğini sorar. Cevap net:
“Sevap kazanmak iddiasıyla Allah korkusunu abartanlar, o abartıları başka büyük suçlarını örtmek için yaparlar.”
Ve gerçekten de din adamı hırsız çıkar.
Hikâye burada bitiyor ama mesaj hâlâ çınlıyor:
Bugün ekranlarda Allah’tan bahseden, dindarlık pazarlayan nice figür, perde arkasında halka, hakka ihanet ediyor olabilir. Kamu malını iç edenler, koltuklarını muhafaza etmek uğruna dini istismar edenler, yüzlerinde “takva maskesi” taşıyor olabilir.
O yüzden sorgulamayı bırakmayacağız. Hırsız kim diye sormaktan vazgeçmeyeceğiz. Ve sadece muhalifi değil, bizden olanı da eleştireceğiz. Çünkü adalet, taraf tutmaz.
Ve unutmayalım: Allah korkusu şovla değil, kul hakkını gözetmekle ölçülür.

Yazarın Diğer Yazıları