
Timsaha Gelmek...
AV. YUSUF AKIN
Ortaya karışık fikir kazanında kaynayan toprak.
Bir yandan gözyaşı, bir yandan yeşil bir yaprak.
Açsan ağzını bir güzel can babalaşsan kaçar.
Tüylü mikrofon önünde atak, tenhalarda naçar.
Gül verir, gülü verir, son sıra gelir sarkmış göze.
Derdi uzaklardan gelen ses, bakmaz yakın öze.
Bin yıllık mayayı timsah derisi yayıktan yaymak.
Bir yeminle başlayan bin yıllık töreden caymak.
Şimdi nehir bulanık, suskun kartal yüksek uçar.
Zambaklar çok sabırlı, en çok tenhalarda açar.
Kaybolmaz, kararsa da gece, ay ışığında bir yol.
Timsah bataklıkları sever, sen kartallarla bir ol.
Görünürü sakladığını sanan deve taklitçisi kuş.
Sözler uçan duman, geriye kalır gerçek bir oluş.
Gözü bağlı boğayı, sürüklemek kolay kanaraya.
Ruhu yaralanan kurt, asla tuz basmaz yaraya.
Bilinir bozkırda fare, açıkta kuyruk, sıçan dikeni.
Unutmaz kuyruğuna basılan engerek, nedeni.
Sesi gür çıkarsa bir timsahın, tüm nehir uyanır.
Timsah bütün ulu sesleri, avından geliyor sanır.
Tanır aslan dostu düşmanı bir tufan gecesinde.
Fısıldanmış kulağa, asır önce ilk iki hecesinde.
Korkma! timsahlar duru sularda yüzemez, bil.
Deli akan kızılırmak, üzerindeki ölü toprağı sil.