
Aklını Çeldiren Yapraklar...
AV. YUSUF AKIN
Henüz gökyüzü siyaha boyanmamış bir vakit.
Kafeslerinde salınmak üzere binlerce kuduz it.
Bekliyor kırmızıdan parça koparmak için çakal.
Yürek yetiyorsa sinme taş arkasına, açıktan al.
Güya ekilmiş bostanı talan edermiş uyuz karga.
Yavaş ol, o burnun hacet kokar, kasma duyarga.
Çınar güçlüdür, bir tek dalını kaptırmaz hoyrata.
Sen dünkü çocuksun, önce binmeyi öğren ata.
Puştlukla düşseydi yaprak, çınar kalırdı çıplak.
Önce donunu bağla sağlam, öyle bakma ablak.
Bin yıllık çınara dadanmış yol bilmez kör termit.
Sizin bina dediğiniz bir kaç kahverengi kiremit.
Orman öyle kurulmaz oduncu, yüce dağları tanı.
İki makiyle orman hayali kurmak içi kof bir sanı.
Akıl insana kuru bir yaprak olmamak için nimet.
Kış ortası her ışığa koşan çalılar yaşar hezimet.
Çınar gölgesinde debelenen, nankör köstebek.
Sarmaşıksın, ne zaman çınar oldun süt bebek.
Bir damla fotosentez yapma, faydalan çınardan.
Biraz kör ışık görünce, çınara dayılanan nadan.
Aklını zemheri kış güneşine çeldirirse yaprak.
Bütün varlığı yok olur, bekler hırsla aç toprak.
Daldan dala, güneş gören bir yaprağın arzusu.
Kökleri derinlerde büyümüş, çınardan gelen su.
Aklını kaybetmemek aklı yetenlerin bütün derdi.
Babam derdi ki, aklı olan şaşmaz, önünde yerdi.