2025 yılı Malatya için iyi başlamadı.
Mart ayının son günlerinde hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerine çıkması, kayısı ağaçlarının erken uyanmasına neden oldu. Çiçeklenme süreci başlamış, bahçelerde yeni sezon için temkinli bir beklenti oluşmuştu. Ancak bir Nisan sabahına karşı yaşanan ani sıcaklık düşüşü, Malatya genelinde zirai dona yol açtı.
Sabah bahçeye giren üretici, ağaçların halinden durumu hemen anladı. Çiçekler zarar görmüş, tomurcuklar yanmıştı. Bu sefer yaşanan don, sıradan bir risk değil; ürünün büyük ölçüde kaybedildiği ağır bir afetti.
Malatya’da zirai don, sadece tarımsal bir zarar değildi.
Bir annenin çocuğunun düğününü görme hayaliydi.
Bir gencin memleketinde kalma umuduydu.
Bir çocuğun geleceği, bir yaşlının “son senemiz bereketli olsun” duasıydı.
Zirai don yalnızca kayısıyı değil; cevizi, kirazı ve tahılları da etkiledi. Malatya ekonomisinin bel kemiği olan tarımsal üretim ciddi yara aldı. Bu kayıplar, dolaylı olarak ülke ekonomisine de yansıdı.
Donun hemen ardından kuraklık kendini gösterdi. İklim değişikliğinin etkileri daha belirgin hale geldi. Depremin yaraları henüz tam olarak sarılamamışken, tarım Malatya’da her geçen gün daha da zor bir uğraş haline dönüştü. Sebze üretimi bir çıkış yolu olarak görülse de; fide hastalıkları, kuraklık ve nitelikli fideye erişimde yaşanan sıkıntılar beklenen verimin alınmasını engelledi.
Hayvancılık Cephesi
Hayvancılıkta da 2025 yılı kolay geçmedi. Kuraklık, kaba yem teminini zorlaştırdı; deprem sonrası toparlanma süreci küçük ölçekli işletmeleri yordu. Birçok üretici, hayvancılığı ayakta tutmak için ciddi bir mücadele verdi.
Buna rağmen hayvancılık tamamen geri çekilmedi. Malatya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından birinci sınıf sertifika almasıyla yaklaşık 4,5 milyon TL’lik ek destek imkânı sağlandı. Bu destek, özellikle damızlık ve süt üreticileri için önemli bir dayanma noktası oldu.
Hayvancılık, zor bir yılda tarımın tamamlayıcısı olarak Malatya’da varlığını sürdürmeye devam etti.
2025 yılında Malatya’da sulama yatırımları ise umut veren gelişmeler arasında yer aldı. Büyükşehir Belediyesi, Devlet Su İşleri, ilçe belediyeleri ve çiftçi–vatandaş iş birliğiyle hayata geçirilen projeler, özellikle kuraklıkla mücadelede geleceğe dair güçlü bir zemin oluşturdu.
Ve bu noktada özellikle vurgulamak gerekir ki; yaşanan afetlere karşı devlet refleksi gecikmedi. Hasar tespit çalışmaları hızlı şekilde yürütüldü, ilgili kurumlar sahada aktif rol aldı. Zirai donun etkilerinin araştırılması amacıyla Meclis’te komisyon kurulması kararı alındı. Tarımsal üretimde planlı üretim modeli güçlendirildi, özellikle hububat üreticilerine verilen destekler artırıldı. Sertifikalı tohum, hayvancılık ve üretimi ayakta tutmaya yönelik destekler İl Tarım ve Orman Müdürlüğü aracılığıyla sürdürüldü.
Elbette yaşanan kayıpların tamamı telafi edilemedi. Ancak Malatya’nın yalnız bırakılmadığı, devletin tüm imkânlarıyla süreci yakından takip ettiği açıkça görüldü. Zor zamanlarda asıl önemli olan da budur.
Malatya insanı son yıllarda sabırla yaşamayı öğrendi.
Toprağından vazgeçmedi, umudunu tamamen kaybetmedi.
2025, Malatya için bir sabır yılı olarak hafızalara kazındı.
2026 için ise ortak bir dua var:
Kuraklığın olmadığı, suyun bol olduğu, genç çiftçilerin toprağında kaldığı, bereketli bir yıl…
Ve Malatya, her şeye rağmen aynı cümleyi söylüyor:
Seneye inşallah.
Yazarın Diğer Yazıları
2025: Malatya’da Donun, Kuraklığın ve Sabrın Yılı
22 Aralık 2025 23:06Kernek: Bizim Ortak Mirasımız
22 Temmuz 2025 15:1515 Temmuz: Bir Milletin Dirilişi, Bir Devletin Yükselişi
14 Temmuz 2025 18:01Malatya Ovasında Gençlik Sesi Azalıyor...
11 Temmuz 2025 20:34Süs Bitkileride Tarımın Bir Parçasıdır
15 Haziran 2025 11:07