TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 23 Ocak 2018 18:13
Kureyş müşrikleri, bu hareketleriyle Hudeybiye Antlaşması'nı resmen ihlâl etmiş oluyorlardı; fakat bunun Peygamberimiz tarafından bilinmesinden son derece endişe duyuyor, hatta korkuyorlardı.
Peygamberimizin, Durumu Haber Alması
Aradan sadece üç gün geçmişti.
Huzaalı Amr b. Sâlim, beraberinde kabilesinden kırk kişiyle Medine'ye gelerek, durumu olduğu gibi Peygamber Efendimize arz etti ve yardım talebinde bulundu.[7]
Peygamber Efendimiz, hadiseden fazlasıyla rahatsız oldu ve Huzaalılardan gelen heyeti, kendilerine mutlaka yardım edecekleri vaadiyle yurtlarına geri gönderdi.[8]
Kureyş müşrikleri, Benî Bekirlere yardım etmekle kendileri için son derece tehlikeli bir pozisyon meydana getirmişlerdi. Giriştikleri hareketin vahim neticeler doğuracağını sonradan fark ettiler, ama artık iş işten geçmişti!
... Ve Allah, bu hadiseyi, Mekke kapılarının Müslümanlara açılmasına, Kâbe-i Muazzama'da tekrar tevhid bayrağının dalgalanmasına zâhirî sebep kıldı.
Müşriklere Verilen Ültimatom
Resûl-i Ekrem, durumun biraz daha açıklığa kavuşmasını istiyordu. Bunun için, müşriklere ültimatom mahiyetinde bir yazı göndererek şöyle dedi:
“Ya Huzaalılardan öldürülenlerin kan bedellerini ödeyiniz yahut Benî Bekir kabilesiyle olan ittifakınızdan vazgeçiniz! Bunlardan birini yapmazsanız, Hudeybiye Antlaşması'nı bozduğunuzu ve bunun neticesi olarak da sizinle harp etmek mecburiyetinde kalacağımı biliniz!”
Kureyş'in, Teklifleri Reddetmesi
Kibirden birer heykel kesilmiş müşrik ileri gelenleri, âkıbeti düşünmeyen kör hislerine kapılarak önce Peygamberimizin ilk iki teklifini kabul etmediler ve harbe hazırlanacaklarını bildirdiler. Böylece, muahedeyi fiilen ihlâl etmiş olduklarını sözleriyle de teyit etmiş oldular. Ancak hislerinden uzak kalıp meseleyi akıl plânına getirdiklerinde içlerini bir telâş, bir korku kaplamaya başladı. Yaptıkları hareketin doğuracağı vahim neticeyi düşündükçe imandan mahrum kalplerini bir korku sardı. Hz. Resûlullah'ın elçisine bu tarz cevap verdiklerine pişman oldular. Meselenin tashihi için Ebû Süfyan'ı Medine'ye gönderdiler. “Git, muahedeyi yenile, mütâreke müddetini de uzat” dediler.[9]
Ebû Süfyan, Medine'de
Müşrik ileri gelenlerinin verdiği direktife göre Ebû Süfyan, Peygamberimizle görüşüp, eski fikirlerinden vazgeçtiklerini bildirecek ve Hudeybiye Antlaşması'nın yenilenmesini, hatta müddetin uzatılmasını temine çalışacaktı. Ancak son pişmanlık fayda vermeyecek ve müşrikler bu isteklerinde muvaffak olamayacaklardı. Çünkü Resûl-i Ekrem, daha henüz Ebû Süfyan, Medine'ye gelmeden, ashabına işin neticesini haber verip şöyle buyuruyordu:
“Ebû Süfyan, Hudeybiye Antlaşması'nı takviye etmek ve mütâreke müddetini uzatmak için yanınıza gelmek üzeredir! Fakat bu arzusuna nâil olmadan öfkeyle geri dönecektir.”[10]: DEVAMI HAFTAYA