Dengesizlik...

TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 23 Şubat 2021 15:45

Bir evde kadın hasta olunca; evde yemek olmaz, çamaşırlar yıkanmaz, ütü yapılamaz, bulaşıklar yığılır, ev yavaş yavaş kirlenmeye ve tozlanmaya başlar. En çokta çocuklar… Bir bebek varsa eğer mamasını hazırlayan, uyku düzenini yapan bir anne olmaz. Çocuk varsa eğer ödevleri kalır, beslenme çantası boş kalır kıyafetleri temiz mi kirli bakılmadan okula gönderilir. Yani evde kadın hasta ise evin içinde tüm hayat bir anda durmaya ve dahi ters gitmeye başlar. Çünkü o evin içindeki tüm yükü taşıyan o kadındır. O evin kolonları o kadındır ve o zayıflarsa o evde yıkılmaya başlar. Aslında kadının hasta olduğu bir eve baktığınızda hüzün sadece insanlara değil evin duvarlarına çöktüğünü açık olarak görürsünüz. Her iş ve dahi o evde yaşayan herkes yarım kalır o kadın hasta olunca. Bir evde erkek hasta olunca, kadın iş bulmaya başlar, kadın eve ekmek almaya faturaları ödemeye başlar. Yani erkek hasta ise kadın; evi temizleri, yemek yapar, bulaşıkları yıkar, ütüyü yapar, çamaşırlar yıkar, çocuğa bakar, işe gider para kazanır, faturaları öder, markete gider, eve ekmek alır. Bir erkek hastalanırsa o evin kolonları da çatısı da kadın olmaya başlar. Kadın o erkeğinde yükünü hiç düşünmeden yüklenmeye başlar. Neden mi çünkü kadın fedakârdır, güçlüdür, sevdikleri için bunca yükü hiç düşünmeden terettüp etmeden yapmaya başlar. O evi ayakta tutar o kadın evin yıkılmasına izin vermez. O evin kolonu ve çatısı olur işte. Aslında günümüzde bir evlilikte kadın hem çalışıyor hem de evde ev hanımı oluyor yani yukarıda saydıklarımı her gün yirmi dört saat mesai yaparak yapıyor. Bir kadın sabah herkesten önce kalkıyor kahvaltıyı hazırlıyor, çocukları okula hazırlıyor, evi toparlıyor diğer işleri yapıyor hazırlanıyor, önce çocukları okula bırakıyor sonra da işe gidiyor. İşte sekiz saat durmadan çalışıyor, akşam koşarak okula gidiyor çocukları alıyor, eve gelip akşam yemeğini yapıyor, çamaşırları topluyor, sabah için ütüyü yapıyor, çocukların ödevlerine yardım ediyor. Bu liste uzadıkça uzuyor yazarsak hepsini. Peki, bir erkek sabah kalkıyor hazırda bulunan ütülü kıyafetlerini giyiniyor, kahvaltı yapıp evden çıkıp işe gidiyor. Akşam belki markete uğrayıp bir şeyler alıyor, eve geliyor yemeğini yedikten sonra eline kumanda alıp oturuyor. Evet, kadın daha çok çalışıyor evde olsa bile hiç durmadan çalışıyor, ev halkı için her şeyi hazır hale getiriyor. Nitekim o kadına erkek “ben üstünüm der gibi bana tabi olmalısın diye bir beklentide oluyor.” O evi ayakta tutan kadın birde geri plana atılıyor, bir başkasının rızasına bırakılıyor ve buda gayet normalmiş gibi algılanıyor. Yani doğru olan bir kadının bir erkeğe tabi olmasıymış gibi onun rızasına ve iznine muhtaçmış gibi bekleniyor. Bir yere gitmek isteyen kadın eşi izin vermedikçe gidemiyor, baba evine gidip kalmak isterse eğer evde kavga çıkıyor çünkü kadın erkeğe bağlıymış gibi gösteriliyor. Ve buna gelenek, görenek olması gereken düzen deniyor. İşte diyorum ki var bu işte bir dengesizlik, adaletsizlik yanılıyor muyum? Fedakâr olan hiç düşünmeden yorulmadan çalışan tüm işi üstlenen kadın bir erkeğe bağımlı olması bekleniyor. Yapmayınca, itiraz edince, yanlış görülen yine kadın oluyor. Kavgalar belki de şiddete bile varıyor. Sonuç ezilen birçok konuda kayıp yaşayan yine kadın oluyor. Kadın artık söz hakkı olmadığına alıştırılmaya çalışıyor. Buna da denge deniyor, gelenek deniyor doğru mu? Söz hakkı olması gereken sizce kim, bu işte biraz daha hakka sahip olması gereken erkek mi yoksa kadın mı?

SON 5 YAZISI

Hayırlı Olsun

01 Nisan 2024 14:11

OKU

Ya Onlar Olsaydı !

25 Mart 2024 12:36

OKU

Allahü Teala Bizi Her An Görüyor

18 Mart 2024 11:15

OKU

Kirlenmemek İçin...

06 Mart 2024 16:05

OKU

Minnettarız...

23 Şubat 2024 14:01

OKU