Neden Bu Haldeyiz? - HAMZA ATLI

Neden Bu Haldeyiz?


Neden Bu Haldeyiz?

Hiç düşündük mü?

Neden bu haldeyiz diye sorguluyor muyuz kendimizi?

Yeryüzünde akan kanlar, virane olan mekânlar, acılı gözyaşları hep bizim...

Topluma din adına kanaatkârlığı anlatanlar, tamahkâr hayat yaşıyor.

Şükredin diyenler sürekli mal biriktiriyor, servetine servet katıyor...

Bizim kurtarıcı rolü verdiklerimiz, sonumuzu getiriyor.

Bankalara güvendiğimiz kadar, birbirimize güvenmiyoruz artık.

Bir abla anlatmıştı. Abisi diyanette vaiz. Abisinin eşi de memur. Anlayacağınız hali vakti yerinde bir abisi var bunun. Toki başvurusu çıkmış bacımıza. Peşinattan 4.000 lira eksik. Abisini aramış. Karşıdan umulmayan bir cevap! "Kredi çeksenize..."

Yahu bize ne oldu.

Memlekette insanlara "faiz haramdır" nidaları ile fetva verenler bile bu hale geldiyse...

Vay bizim halimize...

Sosyal mecralar malûm.

Çocuklarımız batılı hayata özenti duyarken, bizler onların yaşam standardını yükseltmek için uğraşıyoruz.

En güvenli yerlerimiz olması gereken mescidlerimizin ahvali ortada...

Namaz kılan bir cemaatin musluk çalmasından korkan imam duvara perçinliyorsa musluğu çok birşey de kalmadı ya anlatacak...

Müslüman halkların yöneticileri ortada.

Dün ak dediklerine bugün kara diyorlar.

Kâfirler ile işbirliği yapıyorlar ve biz bu duruma sessiz kalıyoruz.

Put ve putculara kıymet artarken, müslümanlar tutuklanıyor, horlanıyor...

Bizler bir mahallede dahi bir araya gelemezken, dünyayı sömüren emperyalist güçler ortak hareket ediyor.

15 gün deve sidiği tartışması yapılırken, binlerce kardeşimiz ölüyor, dünyanın çeşitli yerlerinde onca zulümler görülüyor...

Ve biz yine sessisiz...

Rus katiller kardeşlerimizi öldürürken bizler Rusya'dan gelecek turist sayısının azalması derdine düşebiliyoruz.

Çin'liler Türkistan'ı kana bularken gıkımız çıkmıyor!

Tarihselcilik ve evrenselcilik tartışması yapılırken, tarihe ve evrene kan düştü, leke düştü, ölüm düştü...

Hocalarımızı övme yarışına girerken, gelişen onca zulüm ve fesat karşında suskun kalan hocaların yakasına yapışmıyoruz. "Hakikati konuşun" diyemiyoruz!

Asgari ücret ile çalışanlar köleleştirilirken, güç sahiplerine yakın olanlar yeni ihaleler ile gücüne güç katıyor!

Cellatlarımız bize güzel gösterilirken, "bunlar insanlığın katilleridir" diyemiyoruz!

"Namazlarda ayaklarımızı ne kadar açmamız gerekir" tartışması yaparken, ayakları koparılan kardeşlerimizi görmüyoruz!

Türbelere gidenlere sövenler, anıtkabirde esas duruşa geçebiliyorlar...

Her devrin adamları yine sahnenin tozunu yutuyor!

Ve bizler yine sessiziz...

"Sahi namaz kılarken ellerimizi nereden bağlayacaktık" tartışmalarını saatlerce dinliyoruz!

Dillerimizi kopardılar, görmüyoruz!

Basiret, feraset, hikmet dolu günlere uyanmamız lazım...

Sahi biz neden bu haldeyiz?

Bu soruyu ısrarla sormalıyız kendimize.

Kendini kandıran herkesi kandırır!

Maddi anlamda kârını, zararını biliyor.

Toprağı ekip biçmeyi biliyor.

Atalarının anlattığı hurafe ve efsaneleri biliyor.

Tarım kredi kooperatifinden faizle mazot ve gübre almayı biliyor.

Uluslararası ticaret hukukunu biliyor.

Altın ve dolar biriktirmeyi biliyor.

Demokratik hikâyeleri biliyor.

Hangi aracın daha kârlı olduğunu biliyor.

Sanat ve magazin üzerine destan yazabiliyor.

Spor üzerine antrenör olacak bilgiye sahip.

Güzelleşme uğruna her çeşit krem ve otu biliyor.

Sıra Allah'ın kitabına, islam dinine, tevhide gelince cahil kalıyoruz...

Ondan sonra "cehalet mazarettir" söylemi ile kamuflaj yapıyoruz.

Herkes neye ilgi duyuyor ise diğerine kör kesiliyor.

Hayatının önceliği ne ise ömür ona göre yaşanıyor!

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Mar

SOYLU BİR ÖFKE!

21Mar

Muhtarlıklar Önemli mi?

18Mar

Çok Yaşa Tayyip Baba!

13Mar

Oy Moy Yok!

07Mar

Seçim Analizi!